Okuryazar / Dergi / # 317 yazısını görüntülemektesiniz.
2 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
# 317

# 317

Peki ama nasıl oluyor da siz insan için sadece normal olumlu olanın... kısacası yalnız refahın, mutluluğun yararlı olduğuna böylesine kesin, kendinize büyük bir güvenle inanabiliyorsunuz? Çıkarlar konusunda mantığınız yanılıyor olamaz mı? Öyle ya, belki yalnızca mutluluğu sevmiyordur insan? Belki aynı ölçüde acıyı da seviyordur? Belki de acı da mutluluk kadar çıkarınadır?

Fyodor Dostoyevski / Yeraltından Notlar


Hayatındaki tüm insanları ayrı ayrı köşelere koydu. Sonrasında bir tek kendi kalmıştı tam ortasında, her şeyin ortasında. Böylece etrafta olan biten şeyleri daha net görebiliyordu. Bu durum biraz baş döndürücüydü, ama o kadar da katlanılmaz değildi, diğer şeylere nazaran. Olduğu yerde yere uzandı, biraz kestirmek gelmişti içinden, fakat yine aynı rüyayı göreceğini düşünerek uzaklaştı bu durumdan, endişelendiği için değil, o an buna uygun değildi yalnızca.

Rüyasında 317 nolu bir otel odasında kalıyordu, ilginç olan iki tane 317 nolu oda vardı. Bir tanesinin önünde tül gibi bir şey vardı ve sürekli uçuşuyordu, otelin içinde bilinmeyen bir esinti varmışcasına. Çıktığı zaman odadan, dönüşünde uzun süre kapıyı aramakla geçiyordu, doğru olan kapıyı, kimi zaman tülü uçuşandı, kimi zaman diğeriydi. İnsanlar gerçek hayatta oldukları gibi, rüyalarda da hata yapabilirlerdi.

Kafasına asıl takılan şey, neden sürekli aynı rüyayı gördüğüydü.

Bilinçaltı, sarmaşıklarının bir kısmını gökyüzüne doğru yol aldıran, diğer kısımları ise yüzeylerle bağını kesmeyen, keşfedilmemiş bir gezegen gibi diye mırıldandı. Derinlerde bir şey yoktu ona göre, derinler boşluktan başka bir şey değildi, merak uyandırılmaya çalışan, ama merak duyacağınız bir şey bulunmayan. Kişinin kendiyle, olmasını istediği olan kendi değil, var olan, kaçındığı kişiyi, o yüzleşmekten korktuğu, derinlere gömdüğünü sanması ne büyük aldanış, dedi.

Kendini gözlem süreci sağlıklı ilerledikçe, kendini görebildikçe, düş ile gerçeğin ayrımı berraklaşacaktı ona göre ve bu şekilde etrafındakilerinin düşünü değil de, gerçeğini yaşamaya başladıklarında hem acıyı tadacaklardı. Gerçek bunu verirdi çünkü, ama bir şeyin sonuçlanmasıyla alakalı hazzı da doğuracaktı aynı zamanda. Bugün olmasa yarın olacaktı. Yarın olmasa üç yıl sonra olacaktı. Üç yıl sonra olmasa belki yedi sene sonra, kim bilir...

Duyulması gereken her şey duyulacak, görülmesi gereken her şey istenmese de görülecekti. Göreceklerimizin ve duyumsayacaklarımızın her zaman hoşumuza gideceği düşünülmemeliydi. Bu çarpışmalar gerekliydi. Gerekli olmadığını düşünseniz de yaşayacağınız türden, diye ekledi. Karmaşık iki yol ayrımı gibi görünen düş ve gerçeklik. Ortasındaydı şimdi her şeyin, ben de bir köşedeydim artık, dedi.

Gözlerini yavaşça kapadı, yeşillikler içinde uzandığını hayal etti,
Gözlerini bir açtı, bir kapadı, her şeyden uzaktı düşüncelerinde, istediği yerdeydi.
Ama yine de ortasındaydı, iç içe geçse de her şey
Düş mutluluk verici olabilirdi, kabusun yıkıcılığı kadar
Biri olmadan dedi, diğerinin varlığına nasıl inanabilirim?
Ferahlatıcı bir sanrıyla gelen kapıyı mı seçmeli, kabul mu etmeli yoksa ikisini de korkusuzca?
İkisinden de yoksun olmak, hangi hikayeyi verebilirdi kişiye?
Hiçbir kötülüğün giremediği idealarında Platon
Sıyrılabilmiş miydi acaba, zıtlıkların esaretinden?

Gizem Karagüzel - 317


ok-isareti4-300.png Gizem Karagüzel'in diğer yazıları da ilginizi çekebilir
      Göz atmak için tıklayın


Bu sayfayı beğendiyseniz, lütfen yorum yapmayı ve çevrenizle paylaşmayı unutmayın.


ok-isareti4-300.png Okuryazar'ı keşfedin!

Okuryazar'a üye olup, daha fazla özellikten tamamen ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Dilerseniz, kendinize köşe açabilir, anlık ileti paylaşabilir, yazılar kısmında ilgilendiğiniz konularda içerikler yazabilirsiniz.

Beğen ve Yorum Yap
Sosyal Mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
Gizem Karagüzel imzasında diyor ki;

Gizem Karagüzel Profili Gizem Karagüzel ait Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Şu yazılar da ilginizi çekebilir

Son Yorumlar

Emre Bağce- 2 hafta önce

Çok güzel ezgilerimiz var, toplum olarak gençlerimi...Tükenmek Bilmiyor Kara Günlerim...

Hasan Aybars Arslan- 1 ay önce

Mimarinin dehası demek Bruna Taut için daha doğru b...İnsanî mimarinin İstanbullu ust...

Hasan Aybars Arslan- 1 ay önce

İnsanoğlunun hırsının sınır tanımazlığı. En büyük o...Dünyada Yüksek Bina Yarışı
Daha Fazlasını Gör