- Yazar: Okuryazar Editöryal
- Kategori: Din ve İnanç
- Etiketler: Sureler Türkçe Anlamı Arapça Okunuşu Ve Tefsiri, Asr Suresi
- Bu yazı Okuryazar’a 1 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 4136
Asr Suresi - Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Okunuşu ve Tefsiri
Asr Suresi üç ayetten oluşur; adını 1. âyette geçen ve “zaman, çağ, ikindi vakti” gibi anlamlara gelen asr kelimesinden alır. Mushaftaki sıralamada yüz üçüncü, iniş sırasına göre on üçüncü sûredir. İnşirah sûresinden sonra, Âdiyât sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır.
Ashâb-ı kirâmdan iki kişi karşılaştıkları zaman, biri diğerine Asr sûresini okumadan ve selâm vermeden ayrılmadıkları rivayet edilir (Beyhakî, Şu‘abü’l-îmân, XI, 348).
Asr Suresinin Konusu
Sûrede insanların büyük çoğunluğunun kayıpta olduğu söylenir; insanı ebedî hüsrandan kurtaracak yollar gösterilir.
Asr Suresi Türkçe Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.﴾1-2﴿ Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).﴾3﴿
Asr Suresi Arapça Yazılışı
سُورَةُ الْعَصْرِ
بسم الله الرحمن الرحيم
وَالْعَصْرِۙ .1
اِنَّ الْاِنْسَانَ لَفٖي خُسْرٍۙ .2
اِلَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ .3
Asr Suresi Arapça Yazımın Türkçe Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vel'asr.
2. İnnel'insane lefi husr.
3. İllellezine amenu ve amilussalihati veteva savbilhakkı veteva savbissabr.
Asr Sûresi Diyanet Tefsiri (Yorumu, Ayrıntılı Açıklaması)
Asr Suresi
(سُورَةُ الْعَصْر)
Kur’ân-ı Kerîm’in yüz üçüncü sûresi.
Asr (asır) kelimesi isim olarak “mutlak zaman, içinde bulunulan zaman, karn (80 veya 100 yıllık zaman dilimi), gece, sabah, akşam, ikindi vakti, ikindi namazı, bir neslin veya bir hükümdarın, bir peygamberin yaşadığı zaman dilimi, bir dinin yaşandığı dönem” gibi mânalarda kullanılır. Müfessirler burada zikredilen asr kelimesini ikindi vakti, ikindi namazı, mutlak zaman, Hz. Muhammed’in asrı ve âhir zaman gibi farklı şekillerde tefsir etmişlerdir. Bize göre bunlar içinde sûrenin içeriğine ve mesajına en uygun düşeni “mutlak zaman” anlamıdır. Buna göre sûrenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir. Çünkü zaman, kendisi zaman üstü olan Allah Teâlâ’nın yaratma, yönetme, yok etme, rızık verme, alçaltma, yüceltme gibi kendi varlığını ve sonsuz kudretini gösteren fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olması yanında, insan bakımından da hayatını içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir imkân ve fırsatlar alanıdır. Yüce Allah böyle kıymetli bir gerçeklik ve imkân üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş; onu iyi değerlendirmeyen insanın sonunun, 2. âyetteki deyimiyle “hüsran” (ziyan) olacağını hatırlatmıştır. Burada “ziyan”la âhiret azabı kastedilmiştir. Çünkü zamanı ve ömrü boşa geçirmiş insan için en büyük ziyan odur (bk. İbn Âşûr, XXX, 531). Sûrede bu ziyandan ancak şu dört özelliğe sahip olanların kurtulacağı ifade edilmiştir:
a) Samimi bir şekilde iman etmek (iman hakkında bk. Kur’an Yolu, Bakara 2/256; Nisâ 4/136-137);
b) Dünya ve âhiret için yararlı işler yapmak, yani din, akıl ve vicdanın emrettiklerini yerine getirmek, yasakladıklarından kaçınmak;
c) Hakkı tavsiye etmek;
d) Sabrı tavsiye etmek.
İkinci şıktaki “iyi işler”in içinde hakkı ve sabrı tavsiye etmek de vardır; fakat bunlar, hem bireyin erdemini ve hemcinslerine karşı sorumluluk bilincini yansıttığı hem de bireyi aşarak toplumsal yararlar doğurduğu için önemi dolayısıyla ayrıca zikredilmiştir (hak için bk. Bakara 2/42; sabır için bk. Kur’an Yolu, Bakara 2/45). Hakkı ve sabrı tavsiye buyruğunda, bu görevlere kişinin öncelikle kendisinin uyması gerektiği anlamının da bulunduğu kuşkusuzdur. Bu husus, her akıl ve iz‘an sahibi tarafından kolayca anlaşılıp benimsenecek kadar açık olduğu için âyette bunun özellikle belirtilmesine gerek görülmediği anlaşılmaktadır.
Âyetteki hakkı ve sabrı tavsiye, eğitimin önemine ve mahiyetinin nasıl olması, amacının ne olması gerektiğine de ışık tutmaktadır. Çünkü her eğitim faaliyeti sonuçta bir tavsiye yani nasihat ve irşaddır. Doğru bir eğitim faaliyetinin amacı ise insanlara inançta, bilgide ve ahlâkta hakkı yani gerçeği ve doğruyu aktarmak; bunun yanında hayatın çeşitli şartları, maddî ve mânevî zorluklar, saptırıcı duygular, hata ve suç sebepleri karşısında da kişiye sabır ve dayanıklılık aşılamaktır. Hakkı ve sabrı tavsiye, toplumsal hayat ve birlikte yaşamanın getirdiği bütün ahlâkî görevleri içine alan geniş kapsamlı bir görevdir. Hakkın karşıtı bâtıldır; bâtıl ise inanç ve bilgide asılsızlık ve yanlışlığı, ahlâkta kötülüğü içine alan bir kavramdır. Ayrıca hak, adaletle de yakından ilişkilidir. Bu açıdan âyette insanların âdil olmaları ve adalet düzeninin, yani herkesin hakkına razı olduğu ve herkesin hakkının korunduğu bir toplumsal düzenin kurulmasına katkıda bulunmaları gerektiği de anlatılmaktadır. Sonuçta kul, sûrede sıralanan dört ilkeden iman ve sâlih amel sayesinde Allah’ın hakkını, hakkı ve sabrı tavsiye ile de kulların hakkını ödemiş olur.
Görüldüğü gibi Asr sûresi en kısa sûrelerinden biri olmakla birlikte Kur’an-ı Kerîm’deki bütün dinî ve ahlâkî yükümlülüklerin, öğütlerin özü sayılmaya değer bir anlam zenginliğine sahiptir. Bu sebeple İmam Şâfiî’nin sûre hakkında, “Şayet Kur’an’da başka bir şey nâzil olmasaydı, şu pek kısa sûre bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’an’ın bütün ilimlerini kucaklıyor” dediği nakledilmiştir (bk. İbn Kesîr, VIII, 499; Muhammed Eroğlu, “Asr Sûresi”, DİA, III, 502). Mehmet Âkif Ersoy’un deyişiyle Asr sûresi bize şunu anlatır:
“Hâlikin nâ-mütenâhî adı var en başı Hak
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak
Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken
Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?
Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh
Başta îmân-ı hakîkî geliyor sonra salâh
Sonra hak sonra sebât: İşte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık”
(Safahât, İstanbul 1944, s. 419).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa:682-684
Asr Sûresi TDV İslam Ansiklopedisi Tefsiri (Yorumu, Ayrıntılı Açıklaması)
Asr Suresi
(سُورَةُ الْعَصْر)
Kur’ân-ı Kerîm’in yüz üçüncü sûresi.
Tercih edilen görüşe göre Mekkî sûrelerden olup üç âyettir. Fâsılası ر harfidir. Masdar olarak “hapsetmek, menetmek; vergi vermek; sıkıp suyunu çıkarmak” demek olan asr, isim olarak “dehr, mutlak zaman, özellikle içinde bulunulan zaman, karn yani seksen veya 100 senelik zaman dilimi, gündüz, gece, sabah, akşam, ikindi vakti” gibi mânalara gelir. Gündüzle geceye, sabah ile akşama “iki asır” mânasında asrân denildiği gibi, sabah namazı ile ikindi namazı da bir hadiste (bk. Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 9) bu kelime ile ifade edilmiştir.
Müfessirler Kur’ân-ı Kerîm’de (el-Asr 103/1) zikredilen asr kelimesini “ikindi vakti”, “ikindi namazı”, “mutlak zaman” “Hz. Muhammed’in asrı” (Asr-ı saâdet, Asr-ı nübüvvet) ve “âhir zaman” diye tefsir etmişler, asra yapılan yeminle insan hayatında zamanın önemi ve değeri arasındaki ilişki üzerinde durmuşlardır.
Adını ilk kelimesinden alan Asr sûresi, kısa olmakla beraber Kur’ân-ı Kerîm’deki bütün nasihatlerin özü sayılır. İmam Şâfiî’nin bu sûre hakkında, “Şayet Kur’an’da başka bir şey nâzil olmasaydı şu pek kısa sûre bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’an’ın bütün ilimlerini kucaklıyor” dediği nakledilir. Sûrenin birinci ve ikinci âyetlerinde Allah asra yemin ederek insanların hüsran içinde bulunduklarına dikkat çekerken üçüncü âyetinde sırasıyla, iman edenlerin, amel-i sâlih işleyenlerin, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin bundan müstesna olduklarını haber vermiştir.
Ashaptan iki kişinin karşılaştıkları zaman biri diğerine Asr sûresini okumadan ve ardından selâm vermeden ayrılmadıkları rivayet edilmiştir (bk. Beyhakī, III, vr. 174b). Ancak bu sûreyi okumanın faziletine dair Sa‘lebî ve Vâhidî gibi bazı müfessirlerce Übey b. Kâ‘b’dan nakledilen ve bazı tefsirlerde yer alan, “Allah Asr sûresini okuyanın günahlarını affeder ve o kimse hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden olur” meâlindeki hadisin mevzû olduğu kabul edilmiştir (bk. Zerkeşî, I, 432).
Mehmed Âkif Ersoy bu sûre ile ilgili duygularını şu mısralarla dile getirir: Hâlikin nâ-mütenâhi adı var, en başı Hak / Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak / Hani, ashâb-ı kirâm, ayrılalım, derlerken / Mutlaka “Sûre-i Vel’asrı” okurmuş, bu neden / Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh / Başta îmân-ı hakîkî geliyor, sonra salâh / Sonra hak, sonra sebat. İşte kuzum insanlık / Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık.
Muhammed Eroğlu
BİBLİYOGRAFYA
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât.
İbnü’l-Cevzî, Nüzhetü’l-aʿyün.
İbnü’l-Esîr, en-Nihâye.
Lisânü’l-ʿArab.
Kāmus Tercümesi.
Turayhî, Mecmaʿu’l-baḥreyn, “ʿaṣr” md.
Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 9.
Taberî, Câmiʿu’l-beyân (Bulak), XXX, 188-190.
Sa‘lebî, el-Keşf ve’l-beyân ʿan tefsîri’l-Ḳurʾân, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 133, II, vr. 185b.
Beyhakī, Şuʿabü’l-îmân, Nuruosmaniye Ktp., nr. 1125, III, vr. 174b.
Vâhidî, el-Vasîṭ, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 124, II, vr. 960a-b.
Fahreddin er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb, XXXII, 84-90.
Kurtubî, el-Câmiʿ, XX, 178-181.
Zerkeşî, el-Burhân, I, 432.
İbn Hacer, el-Kâfi’ş-şâf fî taḫrîci eḥâdîs̱i’l-Keşşâf (Zemahşerî, el-Keşşâf içinde), Kahire 1373/1953, IV, 633.
Şevkânî, Fetḥu’l-ḳadîr, V, 391-392.
Âlûsî, Rûḥu’l-meʿânî, XXX, 227-229.
Mehmed Âkif Ersoy, Safahat, İstanbul 1924 ⟶ İstanbul 1984, s. 419.
Elmalılı, Hak Dini, IX, 6066-6084.
Kur'an-ı Kerim'deki diğer Sureler de ilginizi çekebilir
Göz atmak için tıklayın
Bu sayfayı beğendiyseniz, lütfen yorum yapmayı ve çevrenizle paylaşmayı unutmayın.
Etiketler: Asr Suresi, Kur’ân-ı Kerîm’in yüz üçüncü sûresi Asr Suresi Türkçe Anlamı (Meali), Arapça Yazılışı, Okunuşu ve Diyanet Tefsiri
Okuryazar'ı keşfedin!
Okuryazar'a üye olup, daha fazla özellikten tamamen ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Dilerseniz, kendinize köşe açabilir, anlık ileti paylaşabilir, yazılar kısmında ilgilendiğiniz konularda içerikler yazabilirsiniz.
Beğen ve Yorum Yap
Bu Yazının Yorumları
Şu yazılar da ilginizi çekebilir
Emre Bağce- 2 hafta önce
Hasan Aybars Arslan- 1 ay önce
Hasan Aybars Arslan- 1 ay önce