Okuryazar / Dergi / Badem Çorbası yazısını görüntülemektesiniz.
  • Yazar: Okuryazar Editöryal
  • Kategori: Yaşam, Mutfak
  • Etiketler:
  • Bu yazı Okuryazar’a 4 yıl önce eklendi ve şu anda 2 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 826
2 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Badem Çorbası

Badem Çorbası

Hafif sisli, sarının doğaya hâkim olduğu bir sonbaharda; yağmur ha yağdı ha yağacak durumdayken, soğuk olmasına alıştığımız ve günahkâr sokaklarda küçük ellerin sızlamasına, vicdan sızısının dayanmadığı bir günde içinizi ısıtmaya bir nebze olsun yardımcı olabilmek adına badem çorbasını bütün masumiyetiyle sunuyorum sizlere…


Orta Doğunun kayda değer yemişi olan badem; ılımlı havayı mizacına uygun görmüş ve rengârenk bir rüzgârgülünün aksine, soğuk ve sert rüzgârları sevemez bir türlü. Beşeriyetin, kendi içinde olup bitenlerin sırlı camı olan ve saflığı, narinliği, güzelliği daima içinde görebilmeyi istediğimiz gözler, badem göz olsa gerek…


Anadolu'nun en güzide yiyeceklerinden ve yerini zeytinyağına kaptırmamak için uğraşan müthiş bir formül olan tereyağı, güneşle yalnızlığını paylaşan, dümdüz ovalarda alabildiğine uzanan, altın sarısı göz kamaştırıcı güzelliğe, sahip buğdaylardan elde edilen unla buluşunca, ortaya çıkan o koku, o kavrulmuş un kokusu, sizi bir buğday tarlasının içinde bulduruverir. Çorbamızın esas kızı badem, una imrenircesine çekilip toz haline getirilerek, Türkan Şoray edasıyla bulur kendini müthiş ikilinin içinde, koku değişir. Sanki buğday tarlalarından, sadece badem ağaçlarının varlığıyla ve zarafetiyle dolu bahçelere uzanan bir yolculuk başlamıştır. Bu tencere dünyasında, yolları arşınlamaya devam ederken şimdi sıra da, Cennet, ayakları altına serilen annelerin mucizesi olan süt girer bu sihirli dünyalarda dolaştıran iksirin içine…


Sütün tencereye değdiği ilk andaki heyecanı, bir bebeğin annesinden ilk emdiği sütün heyecanı gibidir. Maddesel benliğimizin vazgeçilmezi su ve denizlerin tadı olan tuz da girdi mi işin içine, çorbamız kaynatılmaya yani hayal dünyasını, tencere dünyasıyla, kısık lambaların bulunduğu bir kavşakta buluşturmaya bırakılır…


Dünyamızı, küçük bir kâseye sığdırıp, her bir tanesi pul pul olan pul biberi tereyağıyla buluşturup, Sahra çölündeki bir bedeviyi yakan güneş gibi kızdırdıktan sonra üzerine dökülerek servis edilir.


Bu, hayal dolu yolculukta bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. Umarım sizde mekânıma gelirken geçirdiğiniz yolculukta, o günahkâr sokakta bulunan küçük ellerden birini tutup gelirsiniz.


Sevginiz sıcak olsun.

Afiyet olsun.


Yazan: Yaşar Sevimli

Beğen ve Yorum Yap
Sosyal Mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)

Bu Yazının Yorumları

Son Yorumlar

Emre Bağce- 4 hafta önce

Çok güzel ezgilerimiz var, toplum olarak gençlerimi...Tükenmek Bilmiyor Kara Günlerim...

Hasan Aybars Arslan- 2 ay önce

Mimarinin dehası demek Bruna Taut için daha doğru b...İnsanî mimarinin İstanbullu ust...

Hasan Aybars Arslan- 2 ay önce

İnsanoğlunun hırsının sınır tanımazlığı. En büyük o...Dünyada Yüksek Bina Yarışı
Daha Fazlasını Gör