Okuryazar / Dergi / Fotoğraftaki Atatürk'ün Sohbet Ettiği Ak Sakallı Yaşlı Dede Kimdir? yazısını görüntülemektesiniz.
Fotoğraftaki Atatürk'ün Sohbet Ettiği Ak Sakallı Yaşlı Dede Kimdir?

Fotoğraftaki Atatürk'ün Sohbet Ettiği Ak Sakallı Yaşlı Dede Kimdir?

Görenlerin içini ısıtan Atatürk fotoğraflarından biri hiç kuşkusuz ak sakallı yaşlı bir dede ile yaptığı sohbettir. Bu sohbet 1930 yılında Atatürk'ün Amasya gezisi sırasında gerçekleşmiştir.

Bu görüntünün videosu da bulunuyor.

Atatürk'ün sohbet ettiği kişi Abdurrahman Kâmil Efendi'dir. Daha sonra soyadı kanunu çıkınca Yetkin soyadını almıştır.

Peki bu güleryüzlü, hoş sohbetli Abdurrahman Kâmil Efendi kimdir ve Mustafa Kemal Atatürk'le nasıl bir dostluğu bulunuyor?


Bunun için Önce Abdurrahman Kâmil Efendi kimdir, kısaca tanıyalım...


Abdurrahman Kâmil Efendi 1850 yılında Amasya'da dünyaya gelmiştir. Babası Kadı Ahmed Rifat'tır. Ataları Kırım'dan gelerek Çorum'a yerleşmiştir. Sıbyan mektebini bitirdikten sonra hafızlığını tamamlamıştır. Amasya Rüşdiyesi'ni bitirdikten sonra medreseye devam etmiştir. Çeşitli ilim dallarında kendini geliştirdikten sonra 1879 yılında icazet almış ve Amasya Bekir Paşa Medresesi'ne müderris tayin edilmiştir.

1900 yılında Amasya müftülüğü ile beraber Karadeniz ve Sivas bölgesi vaizliği görevine tayin edilmiştir. 1915 yılında emekli olmuştur.

1923 yılından vefat ettiği 1941 yılına kadar Amasya Müftüsü olarak görev yapmıştır.

Abdurrahman Kâmil Yetkin, Millî Mücadele'ye verdiği destekle ve Mustafa Kemal Atatürk'le Amasya'da sohbet ederken çekilmiş fotoğrafıyla tanınır. Fotoğraf 22 Kasım 1930 tarihinde çekilmiştir.


Mustafa Kemal Atatürk ve Amasya Müftüsü Abdurrahman Kâmil Efendi Arasındaki Dostluğun Hikayesi


Mustafa Kemal Paşa'nın Amasya'ya ilk gelişlerinde, Onu karşılayanlar arasında Abdurrahman Kâmil Efendi de bulunuyordu. O, görünüş ve bilgisiyle Paşa'nın hemen dikkatini çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Amasya'ya ilk teşriflerinde (12 Haziran 1919) Hükümet Konağı'nda bir konuşma yaparak ülkenin içinde bulunduğu durumu ve alınması gerekli önlemleri açıklamıştı. Burada hazır bulunan Abdurrahman Kâmil Efendi Paşa'nın fikirlerini hemen benimsemiştir. Bu arada Mustafa Kemal'in konuşmasında Arapça ve Farsça kelimeleri yerinde ve yanlışsız kullanması, Abdurrahman Kâmil Efendi'yi şaşırtmıştı. Hatta hayretini saklayamamış;

"Bu Paşa, başka paşa. Bu paşa bildiğimiz paşalardan değil" demiştir.

Görüşlerini benimsediğini anında konuşma ve davranışlarıyla belli ettiğinde, Paşa, Hoca Efendi'ye özel ilgi göstermiştir. "Günün yorgunluğu ve ilerlemiş saatlerden dolayı misafirlerin dinlenmeleri gerekliydi. Hükümet Konağı'ndan Saraydüzü Kışlası'nda ikamet edilmek üzere hareket edildi. Kışlada Müftü Tevfik Efendi, Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendi, Komiser İsmail, Komiser Muavini Osman Efendi ve 5. Kafkas Fırkası Kumandanı Cemil Cahit Beylerin de hazır bulunduğu mecliste bir müddet daha memleket meseleleri üzerinde konuştular.

Abdurrahman Kâmil Efendi o geceki ziyaretini şöyle anlatıyor:

"...o gece, yani perşembeyi cumaya bağlayan gece, Mustafa Kemal Paşayı karanlık odada ziyaret ettim. Konuşmalar bittikten sonra müsaade istedim. Yarınki cuma günü vaaz edeceğimi, onun için erken gitmem gerektiğini söyledim. Paşa ayağa kalkarak elimi öptükten sonra

- Baba yanınıza adam katayım mı? Karanlıktır, dedi.

- Gözlerimin ışığı beni götürür, diye cevapladım.

Paşa tekrar elimi öperek

- Baba bu işte muvaffak olmak da var, olmamak da var. İnşallah olacağız. Eğer olamazsak bizi asarlar, kelle gider ne dersin? dedi.

Ben de;

- Hey oğul sen ki genç yaşında başını vatan ve millet uğruna feda etmişsin. Koy benim bu ihtiyar kelle de senin uğruna feda olsun, dedim.

Tekrar elimi öperek, yanıma Komiser Osman Efendiyi katarak uğurladı." 

Hiç beklemediği bu cevap karşısında hayretler içinde kalan Mustafa Kemal, memnuniyetini gizleyememiştir. Başka bir ifadeyle, Paşa, Amasya'da Milli Mücadele kıvılcımını alevlendirecek bir Hoca'yı bulmuştu...


Mustafa Kemal, Abdurrahman Kâmil Efendi'den Vaaz Etmesini Rica Ediyor


13 Haziran 1919 günü Cuma idi. Mustafa Kemal Paşa, Cuma namazında Amasyalılara vatanın içinde bulunduğu durumu açıkça anlattıracaktı. Havza'da uygulama imkânı bulamadığı konuşmayı daha ilk sohbetinde kendisinde güven uyandıran Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendi, rahatlıkla yerine getirebilirdi. Vakit geçirmeden hemen bir pusula yazdı. Kışlada bulunan Veysibeyzade Nafiz Bey'e kısa not halinde hazırladığı pusulayı verdi. 

Komiser Muavini Osman Bey ile Abdurrahman Kâmil Efendi'nin evine götürülmesini istedi. Saraydüzü kışlasına yakın olan Kâmil Efendi'nin evine emaneti götüren Osman Efendi, Hoca Efendi'ye söz konusu pusulayı verdi. Paşa Hazretlerinin ricasını anlatınca; yaşlı vaiz pusulayı aldı, yavaş yavaş okudu, durumu kavramıştı. Komiser Muavini Osman Efendi'ye döndü, pusulayı öptü, sonra da;

"Başım, gözüm üstüne" dedi.


Abdurrahman Kâmil Efendi'nin Vaazı


Cuma namazını Amasyalılarla birlikte kılmak ve halkın davranışlarını, tepkilerini yakından görmek için refakatindekilerle birlikte Mustafa Kemal Paşa da Sultan Bayezit Camii'nde bulunuyordu. Caminin girişinde Atatürk'ü, Müftü Hacı Hafız Tevfik EfendiKadı Ali Himmet Efendi ve Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi karşıladılar.

"... Mustafa Kemal bir ara Hoca Kâmil Efendi'ye;

- Baba hazırlandın mı?  diye sordu.

Tamamdır oğul, tamamdır" diyen Kâmil Efendi, besmele çekerek caminin kapısına doğru ilerledi. Etrafı saran Amasyalılar, misafirlerine yol açarken "Çanakkale Kahramanı" bu sarışın Paşaymış! cümleleriyle hayret ve merakla bakıyorlardı. Cami bir hayli kalabalıktı. Etraf köylerden dahi gelenler olmuştu.

Namaz bittikten sonra şüheda ruhuna ithaf edilmek üzere bir mevlid-i şerif okutuldu. O gün Amasya kasabası mahşeri bir kalabalık arz ediyordu. Bütün kaza halkı bu muazzam toplantıya iştirâk ve vatanî hizmetlerdeki vazifeleri paylaşmak için can atarak gelmiş bulunuyorlardı.

Mevlid-i şerif kıraatinden sonra, cemaat-î İslâmiye tam bir iman varlığı ile ellerini semaya doğru kaldırarak içten gelen samimî duadan sonra cami-î şeriften çıkarak, cami-î şerif haricindeki geniş sahayı bir anda doldurmuş bulunuyordu. Cemaatin kesafeti tahminen otuz binden fazla bundan eksik değildi.

Sultan Bayezid Camiinin bahçe kapısı üzerine çıkan "Mustafa Kemal Paşa, hitabesine başlayıp, Türk Milleti'nin mukadderatı hakkındaki acı safahatı birer birer izaha çalışarak bir hiddet-i millîye ile bu geçirilen felâketin ancak refah yolunu aşabilecek geleceğine kâni olduğunu söylemekle nutkuna son verdikten sonra, konuşma hakkını Abdurrahman Kâmil Efendi'ye verdiler. Abdurrahman Kâmil Efendi kürsüye çıktı ve meydandan dalga dalga etrafa yayılan şu konuşmayı yaptı:


"Muhterem Evlâtlarım!

Paşa Hazretlerinin açıkça izahatta bulundukları Türk milletinin, Türk hakîmiyetinin artık hikmet-i mevcudiyeti kalmadığı tahakkuk edince ve milletimizin mukadderat-ı endişeli bir duruma düşünce artık bu devletin mevcudiyetine hürmet etmek bence doğru bir yol değildir. Mademki milletimizin şerefi, haysiyeti, hürriyeti, istiklâli tehlikeye düşmüştür, artık başımızdaki bu hükümetten bir iyilik ummak bence abestir. Şu andan itibaren padişah olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Yegane çare-i halâs, halkımızın doğrudan doğruya hakimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.

Binaenaleyh işte size "Hazret-i Ömer gibi bir Başbuğ" diye Mustafa Kemal Paşayı gösteriyor ve kendileri de Paşaya yönelerek:

- Muhterem Paşa Hazretleri;

Şu görmüş olduğunuz Türk evlatlarının heyet-i umumîyesi başta ben olmak şartıyla şu andan itibaren size biat etmiş bulunmaktayız. Vatan ve milletimizin refah yolunu buluncaya kadar sizlerle el birliği yapacaklarına söz veriyoruz." diye hitabelerine son veriyor. 

Abdurrahman Kâmil Efendi, güzel ve etkili konuşmasıyla halkı coşturdu. Camiyi dolduran cemaat konuşmanın etkisiyle, vatanın içinde bulunduğu şartlardan kurtulması için dualarda bulundular. Bu arada vaizi dinleyen Mustafa Kemal Paşa da rahat bir nefes almıştı. Zira "Paşa böyle bir töreni Havza'da da tertiplemek istemişti. Fakat vaiz korkudan kaçmıştı". Amasya'da emekli müftü Abdurrahman Kâmil Efendi aldığı ilhamla memleketin içine düştüğü durumu halka anlatmıştı. Hem de açık bir dille ve korkusuzca.

Ertesi günü Selağzı (Amasya halkı arasında bu isimle tanınan yer) meydanında ki Atik-i Âli mektebinde toplanan Amasyalılar, "Müdafa-i Hukuk Cemiyeti"ni kurdular. Bu cemiyetin ilk maddî yardımı yine Abdurrahman Kâmil Efendinin bir mendil içinde Mustafa Kemal Paşaya verdiği beş altın oldu.


Cumhuriyetin İlanından Sonra Atatürk ve Abdurrahman Kâmil Efendi


1930-ataturk-abdurrahman-kamil-efendi-fotografi-2220.jpg

Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk, 24 Eylül 1924 tarihinde Amasya’da şerefine verilen bir ziyafetin sonunda, sözü Milli Mücadele’ye getirip “baba” diye hitap ettiği Amasya Müftüsü Abdurrahman Kâmil Efendi hakkında şu sözleri dile getirmiştir:

“Efendiler! Bundan beş sene evvel buraya geldiğim zaman bu şehir halkı da, bütün millet gibi, hakiki vaziyeti anlamışlardı. Fikirlerde karışıklık vardı. Dimağlar adeta durgun bir haldeydi. Ben burada birçok zevatla beraber, Kâmil Efendi Hazretleriyle de görüştüm. Bir cami-i şerifte hakikati halka izah ettiler. Efendi Hazretleri halka dediler ki: Milletin şerefi, haysiyeti, hürriyeti, istiklali hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak, icap ederse vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Padişah olsun, halife olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun, hiçbir şahıs ve makamın mevcudiyetinin hikmeti kalmamıştır.

Tek kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya hâkimiyeti ele alması ve iradesini kullanmasıdır.

İşte Efendi Hazretlerinin bu yol gösteren vaa’z ve nasihatinden sonra herkes çalışmaya başladı. Bu münasebetle Müftü Kâmil Efendi Hazretlerini takdirle yad ediyorum. Ve genç Cumhuriyetimiz, bu gibi ulema ile iftihar eder.”


Mustafa Kemal'in daha Sonraki Ziyaretlerinde Yine Görüşüyorlar


Daha sonraki ziyaretler esnasında da Gazi'nin Müftü Efendi'ye olan ilgisi devam edecektir. Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa'nın dördüncü defa (18 Eylül 1928) Amasya'ya gelişlerine ait bir hatırasını Abdurrahman Kâmil Efendi'nin torunu Nafiz Yetkin şöyle anlatmaktadır:

"– Uzaktan trenin düdük sesi duyuldu. Tren yavaş yavaş geliyor, Atamız Pencereden bakarak halkı selâmlıyordu.

Tren durdu. Kapı açıldı. Atamız trenin sahanlığından bir basamak inerek ikinci basamakta durdu ve etrafına bakarak ilk sözü:

- "Müftü Efendi nerede?" oldu. Halk açıldı ve dedeme yol verdiler. Ben de dedemin koltuğuna girerek öne geçirdim. Ata son basamaktan da inerek hiç konuşmadan gülümseyerek dedeme yaklaştı, hemen gözüne çarpan köstekli saatin anahtarını okşarcasına tutarak. 

- "Bu nedir, bu Cennetin Anahtarı mı yoksa? Ver de Cennete girelim..." dedi. Dedem de:

- "Asıl Cennetin anahtarı sende Paşam!"

Atamız bu cevaba karşı hayret içinde gülerek

- "Cennetin Anahtarı nasıl bende olur?" diye sorunca, Dedem, Müftü Efendi hemen şu cevabı verdi:

- "Nasıl olur da anahtar sende olmaz? Sen ki cahil halka okumak üzere kitap getirdin, bundan âlâ Cennetin anahtarı olur mu?" cevabı üzerine Ata gülerek Müftünün koltuğuna girdi. İstasyonda hazır bulunan otomobile binip adalet binasına gittiler. Bu arada "Mustafa Kemal Paşa, Halkevi'nde hazırlanan kara tahta önünde Amasyalıların yeni harflerden imtihanı münasebetiyle ... Belediye Reisinden sonra Müftü Kâmil Efendi'ye:

- "Baba, sen de öğrenebildin mi?" diye sorunca Müftü Efendi:

- "İmzamı atabiliyorum" demişti.


Atatürk'ün Amasya'yı ziyaretlerinin beşincisi ve sonuncusu 22 Kasım 1930 tarihinde gerçekleşmiştir. Her zamanki gibi Müftü Efendi, Gazi'nin yanındadır. Böyle bir anı, Foks Film Şirketi görüntüye almış, Paşa'nın özel Fotoğrafçısı Cemal Işıksel de ayrıca fotoğraflamıştır.


Kaynaklar:

Nafiz Yetkin, "Hatıralarım", Kale Aylık Siyasi Dergi, Yıl: I, Sayı: 6, s.8.
Hüseyin Menç, Milli Mücadele Yıllarında Amasya, Amasya 2013, s. 163.
Ahmet Demiray, Resimli Amasya (Tarih-Coğrafya-Salname Kılavuz ve Kazalar) Ankara-1954, Sah.142.
Mevhibe Savaş, Mustafa Kemal-Amasya ve İki Din Adamı, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi Yıl: 1997 Cilt: 05 Sayı: 19.
İşte Atatürk Sitesi, "Mustafa Kemal Atatürk Amasya'da Milli Mücadele'nin faziletli müftüsü Abdurrahman Kamil Efendi ile görüşüyor. (22.11.1930)", https://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/11/22/Mustafa-Kemal-Ataturk-Amasyada-Milli-Mucadelenin-faziletli-muftusu-Abdurrahman-Kamil-Efendi-ile-gorusuyor-22111930/5.



ok-isareti4-300.png Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi de ilginizi çekebilir Göz atmak için tıklayın


ok-isareti4-300.png Tarih kategorisindeki diğer yazılar da ilginizi çekebilir
      Göz atmak için tıklayın


Bu sayfayı beğendiyseniz, lütfen yorum yapmayı ve bu sayfayı çevrenizle paylaşmayı unutmayın.


Etiket: Fotoğraftaki Atatürk'ün Sohbet Ettiği Ak Sakallı Yaşlı Dede Kimdir,Abdurrahman Kamil Yetkin Kimdir,Amasya Tamimi,Atatürk'ün En ünlü Fotoğrafları,Milli Mücadele Dönemi,Milli Mücadeleye Destek Veren Hocalar,Foks Film Şirketi,Cemal Işıksel,Atatürk'ün Fotoğrafçısı Kimdir,Cumhuriyetin İlanı,Amasya Vaizi,Abdurrahman Kâmil Efendi'nin Vaazı,Müftü Tevfik Efendi,Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendi,Komiser İsmail,Komiser Muavini Osman Efendi,5. Kafkas Fırkası Kumandanı Cemil Cahit Bey



ok-isareti4-300.png Okuryazar'ı keşfedin!

Okuryazar'a üye olup, daha fazla özellikten tamamen ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Dilerseniz, kendinize köşe açabilir, anlık ileti paylaşabilir, yazılar kısmında ilgilendiğiniz konularda içerikler yazabilirsiniz.

Beğen ve Yorum Yap
Sosyal Mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)

Bu Yazının Yorumları

Son Yorumlar

Mustafa Atagün- 1 hafta önce

İmzalayanların uymadığı bir beyanname!İnsan Hakları Evrensel Beyannam...

Emre Bağce- 1 ay önce

Çok güzel ezgilerimiz var, toplum olarak gençlerimi...Tükenmek Bilmiyor Kara Günlerim...

Hasan Aybars Arslan- 2 ay önce

Mimarinin dehası demek Bruna Taut için daha doğru b...İnsanî mimarinin İstanbullu ust...
Daha Fazlasını Gör