- Yazar: Okuryazar Editöryal
- Kategori: Kitap
- Etiketler:
- Bu yazı Okuryazar’a 4 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 3097
Prens (Kitap İncelemesi)
Modern tarih ve politika biliminin kurucularından sayılan Floransalı düşünür Niccolò Machiavelli aynı zamanda devlet adamı, askeri stratejist, şair ve oyun yazarıydı. Tüm yaşamı boyunca İtalya'nın birliği ideali için mücadele veren yazarın fikirleri politik yazında olduğu gibi, yaygın düşünüşte de giderek olumsuz ve ilkesiz bir politik hırsın anlatımı olarak görüldü. Prens veya Hükümdar adlı eserinde politik yazın tarihinde ilk kez iktidarın alınması ve korunması gibi bir sorunu dini ya da ahlaki kaygıları dikkate almaksızın, kendinde bir amaç olarak inceledi. Floransa'da süren kargaşa sırasında yazılan eserde, Makyavel ancak mutlak güç sahibi kararlı bir yöneticinin sorunları aşabileceğini savunur. Prens'te bir hükümdarın saltanatını ayakta nasıl tutabileceği ve nasıl daha güçlendirilebileceği dile getirilir. Makyavel hükümdarlığa dair meseleleri çok sayıda başlık altında toplayarak tasnif etmeye çalışır. Bunları üç bölüme ayırarak ele alacağız. Kitabın birinci bölümünde, aristokrat bir aileden gelen Makyavel prenslikleri ikiye ayırır; bunları ya veraset yoluyla babadan oğla geçen ya da yeni ele geçirilmiş prenslikler (karma) olarak ikiye ayırır. Böylelikle bu iki prenslik türünün yanlış ve eksiklerini karşılaştırır. Veraset yolu ile ele geçirilen prensliklerin iktidarı koruma bakımından yeni ele geçirilmiş devletlere oranla daha az zorluklarla karşılaşacağını dile getirir. İktidarı zorla ele geçiren karma prensliklerin, iktidarı ele geçirme aşamasında karşılaştıkları zorlukların onların iktidarda kalma sürelerinin de uzamasına vesile olacağını ifade eder. Bunun veraset yolu ile ele geçirilen prensliklerde söz konusu olmayacağını belirtir. Makyavel bu prenslikler ele geçirildikten sonra, orada karşılaşılacak zorlukların nasıl bertaraf edileceğini anlatır; iktidarlarının devamlı ve uzun sürmesi için, ne yapmaları gerektiği konusunda prenslere nasihatler verir. Bunu da başta İtalya olmak üzere, Avrupa ülkelerinin yönetim sistemlerinden örnekler vererek açıklar. İkinci bölümde, Makyavel ele geçirilme biçimlerine göre prenslik çeşitlerini inceler. Bunları genel olarak silah zoruyla, beceri ya da yetenekle, şans yoluyla veya kıyıcılıkla ele geçirilebileceğini belirtir ve bu prensliklerde ele geçirildikten sonra nasıl bir yönetim tarzı benimsenebileceğini anlatır. Bu noktada, yazarın etik ve politika arasındaki bağlantıyı önemsemediği görülür; bu ise çağdaşlarından tepki toplar. Ona göre Prens merhametli, güvenilir, karşısındakini anlayan, dürüst ve güvenilir görünmeye çalışmalıdır. Fakat aslında Prens'in kudreti onun gerçekten merhametli olmasına çok az izin vermelidir. Yazar “erdemleriyle, beceri ve yetenekleriyle prens olanlar, prensliğe zorlukla ulaşır, ama kolayca korurlar; prensliğe ulaşmak için karşılaştıkları zorlukların bir bölümü, devletlerini kurmak, güvenliklerini sağlamak için getirmek zorunda oldukları yeni kurumlardan ve düzenlemelerden kaynaklanır” der. “Şansın desteğiyle prens olanlar pek çaba harcamazlar, ama yerlerini korumak için çok çaba harcamaları gerekir. Başka bir ifadeyle yolda hiçbir engelle karşılaşmazlar, çünkü yolu uçarak geçerler, ama asıl yerlerine varınca bütün zorluklar bir bir ortaya çıkar” Makyavel prenslikleri ele geçiriliş biçimlerine göre kıyaslayarak, aralarındaki farkı ortaya koymaya çalışır. Halkın içinden kimselerin, din adamlarının veya milis güçlerin prensliklerini tasnif ederek nasıl bir iktidar sergileyeceklerini değerlendirir. Bu kişilerin prens olmalarıyla, nelerle karşılaşacaklarını ve nasıl bir yönetim tarzı benimseyeceklerini açıklar. Sıradan birinin prens olmasıyla özel yeteneklere sahip birinin prens olması; dini ritüelleri yüksek birinin prens olmasıyla dini bakımdan zayıf birinin prens olması; rütbeli bir askerin prens olmasıyla rütbesiz birin prens olması arasında ne gibi farklılıklar olabileceğini olumlu ve olumsuz tüm yönlerini analiz ederek okuyucuya sunar. Kitabın üçüncü ve son bölümünde, Makyavel daha ziyade prensin yapması gerekenler ve prenste bulunması gereken özellikler üzerinde durur. Yazar, Prensin başta askeri alan olmak üzere sosyal ve siyasal alanlardaki sorumluluk ve görevlerini hatırlatır. Ona göre “prensin tek amacı savaş, savaş sanatı, bu sanatın kuralları ve ona özgü kuralları ve ona özgü disiplin olmalı, bunların dışında başka hedefi, düşüncesi ve sanatı olmamalıdır. Çünkü emir ve komuta kademesindeki bir kişiden beklenen tek sanat ve beceri budur.” Bir başka açıdan, prensin ölçülü bir cömertlik sergilemesi, aşırı cimrilikten kaçınması gerektiğini söyler. Prenste bulunması gereken nitelikleri korku ve saygı bakımından değerlendirir. Bütün prensler acımasız olarak değil de, merhametli olarak ünlenmek isterler, fakat bu merhameti kötüye kullanmaktan kaçınmak zorundadırlar. Eserde, Prensin verdiği sözde durması konusunda çok hassas olması gerektiği hatırlatılır; fakat bazı durumlarda prensin verdiği sözünden geri dönmesi savunulur. Söz verdiği durum, onun sonunu hazırlayacaksa bu sözden vazgeçebileceğini belirtir. Yazar prensin kişisel özelliklerini sayarken, aşağılanmaktan ve nefret edilmekten kaçınması gerektiğini özellikle vurgular. Sonuç olarak, Niccolo Machiavelli kendi döneminin önemli bir düşünürü olarak, yönetimleri tasnif eder. Bir prensin (Hükümdarın) nasıl gücü elinde bulunduracağını, ne tür niteliklere sahip olması gerektiğini aydınlatıcı ve bir o kadar da yol gösterici fikirlerle işler. Eserini dönemin hükümdarına sunduğunda eserindeki saptamalar hükümdar tarafından beklediği gibi karşılanmamıştır. Buna rağmen, Machiavelli bu düşünce ve fikirlerinden vazgeçmemiştir. Eseri günümüze ulaşıp birçok noktada günümüz liderlerine ışık tutması, Makyavel'in eserinin tartışmasız kalıcılığını ve evrenselliğini gözler önüne sermektedir.
Yazan: Aziz Ersoy
Beğen ve Yorum Yap
Bu Yazının Yorumları
Emre Bağce- 2 hafta önce
Hasan Aybars Arslan- 1 ay önce
Hasan Aybars Arslan- 1 ay önce