Ülkemiz genelinde kadın, erkek insanlar hareketsiz ve dikkatsiz bir yaşam biçimi seçtiğinden, kronik rahatsızlıklar sıkça yaşanmaktadır. Hastalıkları, kısa ömürleri sadece alın yazısı olarak nitelemek doğru değil. İnsan yaşlandıkça organizmada kayıplar başlıyor. Bu kayıpları aza indirgemenin en önemli adımı günlük yaşam içinde spora daha fazla yer verilmesi. İlerlemiş yaşta spor yapan kişilerin büyük bölümü kalp veya kilo sorunu olanlardan oluşuyor; doktor önerisiyle fiziksel aktivitelere başlamışlar ve genelde geç kalmışlardır. Faydası yok mudur? Elbette var; yine de ‘daha önceleri neredeydiniz' diye sormak lazım? Kırsal kesimde yaşamın daha sağlıklı ve uzun süreli olduğunu bilmeyen yok. Hareket, hareket. Yine Avrupa ülkelerinde yaşlıların fiziksel açıdan yaşam kaliteleri bizlere göre daha iyi. Bunun nedeni ise küçük yaşlarda başlayan spor alışkanlığının devam ettirilmesi. Maalesef Türkiye'de yok denecek kadar az veteran sporcu var. Bunlardan biri de, yakından tanıma şansı bulduğum eski bir milli atlet olan Hikmet Kandeydi. Bugün seksen bir yaşında ve sırıkla yüksek atlama başta olmak üzere, birçok atletizm dalında Avrupa şampiyonlukları var. En son Brezilya'nın Porto Alegre kentindeki ‘Dünya Masterler Atletizm Şampiyonası'nda 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazanarak yurda döndü. Atletizmi hiç bırakmadı, günümüzde akranları bastonla gezerken bu muhteşem insan sırıkla 2.20'lik atlayışlar yapıp madalyalar kazanmaktadır. Ne diyelim devam et Hikmet ağabey. Yüreğine, bedenine kuvvet. Sağlıklı yaşam hakkında neredeyse tüm bilgiler artık televizyon ekranlarından veriliyor. Bu tür programlarda hastalık ve tedavi yöntemleri işlenirken, hastalıktan korunma yolları hakkında bilgilere yeterince değinilmiyor. Birçok benzer programda, çeşitli uzmanlar, herbalistler hastalık ve tedaviye ilişkin uzun anlatımlar yaparken hastalıktan koruma yollarına ait programlar bu sıklıkta yapılmıyor. Önerilen sadece, şunu yemeli, bunu yememeli, hareketli bir yaşam seçilmeli gibi yavan kalan nasihatler. Bir cerrahi operasyonun nasıl yapılacağı en ince ayrıntılarına kadar anlatılırken, bu operasyona maruz kalmamak için yapılması gerekenler bana göre geçiştiriliyor. Sadece spor yapın demek, sadece doğal besinleri alın tüketin demekle olmuyor. Bu durumu kamusal bir görev haline dönüştürecek cesur ve kararlı adımlara ivedilikle ihtiyaç var. Birbiriyle çelişen o kadar örnek var ki, bitkisel ilaç kullanımının tehlikelerine, kamu spotlarıyla, televizyon ekranlarında dikkat çekilirken, bir diğer yandan bu ilaçların satımının hala kolayca yapılması anlaşılır gibi değil. Bir programda, nasıl sağlıklı besleneceğimizi pür dikkat dinlerken, araya giren salam, sosis, sucuk reklamları tebessüm ettiriyor. Hani şu reklamı bari bu program arasında vermeyin diyesi geliyor insanın. Örnekleri çoğaltmak kolay. Zor olan, sağlıklı ve yaşam kalitesi üst düzeylere taşınmış bir toplumu oluşturmak için herkesin üzerine düşen görevi yapması. Televizyondan gelen sağlık Baki Süha Erbirsin