Bu kitap Okuryazar’a 3 yıl önce eklendi ve şu anda 0 yorum bulunmaktadır.
Ahmet Haşim
Ahmet Hâşim
1933 Haziran sabahı... Hastahanenin kapıcısı, her günkü gibi muayyen saatte, gazeteleri odama getirdi. Ben sakin sakin kahvaltımı ediyorum. Karım, güya önceden beklediği bir havadis varmış gibi gazetelerden birini kaptı, açtı. Fakat açmasıyla kapaması bir oldu. Şaşaladı, benzi sap sarı kesildi ve hıçkırıklarını yutarak bir koltuğa yığıldı.
Ben anladım ve donakaldım. Bu, Haşim'in ölüm haberi idi. Fakat niçin, hem karım; hem ben karşı karşıya böyle yıldırımla vurulmuşa döndük? Aşağı yukarı bir yıldan beri Haşim'in öleceğini bilmiyor muyduk? Bu musibet, bizim için ve bütün onu sevenler için muhakkak ve mukadder bir şey değil miydi? İki gün evvel, onu ziyarete giden karım, ecelin maskesini onun yüzünde besbelli görmemiş miydi? Bir yıl önce onu, bu hastahanede; hatta bu odada, bu benim yattığım yatakta tedavi eden hekim, bana dememiş miydi ki: "Keşke, bir an evvel ölse de kurtulsa; çünkü, her gün çektiği azap bin ölüme bedeldir."
Okuryazar yeni nesil kullanıcıların katkıları ile büyüyen bir sosyal mecradır. Bu mecra üzerindeki bazı özelliklere erişebilmek için ücretsiz kullanıcı kaydı ya da kullanıcı girişi yapmalısınız.