Gün geçmiyor ki günler geçmesin
İnsanoğlu yeryüzüne geldiğinden beri toplumsal normlardan değişmeyen tek olgu üstünlük savaşı! Güçlü zayıfı ezdi; zengin fakiri, erkek kadını, yetişkin çocuğu, kentli köylüyü, aristokrat avamı, yönetici halkları... "Her şey Adem'in ilk oğlundan beri Az çok eskisi gibi..."
Lüks ve israf içinde yaşayıp yoksula şükür ve kanaatten dem vurma fikrinin özünde 'itaat et ve sorgulama' dayatması yatar. Yönetsel etik malûm zümrenin çıkarlarına göre kolaylıkla eğilip büküldüğünde, ölümü gösterip sıtmaya razı etmek erk sahiplerinin sömürü tekniklerinden en önemlisi haline gelir.
Ben, yalnızlığım ve nihayet ikimiz; öyle kalabalığız ki içimde Uğurladım davetsiz masalları da Kaf Dağı'nın ardına, evvel zaman içinde
Ben bir mağlup, zaman savaşından kalma esir Sen piyonlarınla, aynı anda hem şah hem vezir Hileli hamlelerin galibisin, benimse ellerimde zincir Bir dostsun bin düşman, öyle riyakar öylesine zehir
Odalar boş, ışıklar yanıyor hiç yoktan Gelecek yok ama kapıda gözüm Dünü, yarını boşverdim de çoktan Şimdiki zamana bile geçmiyor sözüm