1. Gülizâr Peşrev
Usûl: Hafîf / Beste: Tanbûrî İzak Efendi
2. Gülizâr Beste
Usûl: Zencîr / Beste: Tanbûrî İzak Efendi
“Beste-i zencîr-i zülfündür gönül ey dilrübâ”
3. Gülizâr Beste
Usûl: Hafîf / Beste: Tanbûrî İzak Efendi
“Dağ-dâr-ı tîr-i gamzendir gönül ey mehcebin”
4. Gülizâr Ağır Semâî
Usûl: Ağır Aksak Semâî / Beste: Tanbûrî İzak Efendi
“Bir hoş hırâm tâze civân aldı günlümüz”
5. Gülizâr Yürük Semâî
Usûl: Yürük Semâî / Beste: Tanbûrî İzak Efendi
“Bileydi derd-i derûnum o fitnecû dilber”
6. Şevk-u Tarâb Peşrev
Usûl: Hafîf / Beste: III. Sultan Selim
7. Şevk-u Tarâb Beste
Usûl: Zencîr
Beste: III. Sultan Selim
“Perçem-i gül-pûşunun yâdiyle feryâd eyledim”
8. Şevk-u Tarâb Ağır Semâî
Usûl: Aksak Semâî
Beste: III. Sultan Selim
“La’l-i cân bahşını sun bezmde ey şûh emelim”
9. Şevk-u Tarâb Yürük Semâî
Usûl: Yürük Semâî / Beste: III. Sultan Selim
“Gönlüm yine bir gonce-i nâzik-ten’e düştü”
10. Sultânîyegâh Peşrev
Usûl: Muhammes / Beste: Kânûnî Hacı Ârif Bey
11. Sultânîyegâh Beste
Usûl: Zencîr / Beste: Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi
“Misâlini ne zemîn ü zaman görmüştür”
12. Sultânîyegâh Beste
Usûl: Hafîf / Beste: Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi
“Cân ü dilimiz lutf-u keremkâr ile ma’mur”
13. Sultânîyegâh Ağır Semâî
Usûl: Aksak Semâî / Beste: Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi
“Nihân ettim seni sinemde ey meh-pâre canımsın”
14. Sultânîyegâh Yürük Semâî
Usûl: Yürük Semâî
Beste: Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi
“Şâd eyledi cân-ı dilimi rûh-i revânım”
“ZENCÎR-İ MEŞK”ÜÇ BÜYÜK BESTEKÂR TANBÛRÎ İSAK, III. SELİM, DEDE EFENDİGÜLİZÂR TAKIM, ŞEVK-U TARÂB TAKIM, SULTANÎYEGÂH TAKIMİÇERİK: Meşk, bir mûsikî eserinin bir üstat veya bestekâr tarafından tedrîcen çalınıp okunmak sûretiyle bir talebeye öğretildiği sistemin adıdır (1). Ezber, gözlem ve taklide dayalı bu yöntem yüzlerce eserler ile birlikte her devirde teşekkül etmiş olan mûsikî geleneğinin de günümüze intikâlini sağlamıştır. Yine yazıldığı gibi okunmayan mûsikîmizin inceliklerinin, nüanslarının, tavır ve üslûb özelliklerinin nesilden nesile aktarılması da meşk sistemi sayesinde mümkün olabilmiştir. Bu gelenek yüzyıllardan beri devam etmiş ve Tanbûrî İzak, Dede efendi, Zekâî Dede gibi büyük bestekârların şahsında vücûd bulan bir meşk zinciri oluşmuştur. Meşk zinciri veya meşk silsilesi, bir çeşit müzikal şecere ve soy ağacı gibidir. Bu zincirin birinci halkası Tanbûrî İzak ,son halkası da Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’dır. Bu albümde Tanbûrî İzak, III. Selim ve Dede Efendi gibi bu silsilenin en önemli üç bestekârından üç “takım” icrâ edilmiştir. Takım Türk Osmanlı mûsikîsinde bir bestekârın aynı makamdan bestelediği birinci beste, ikinci beste, ağır semâî ve yürük semâî formundaki eserlerin bütününe verilen addır. Aynı makamdan ve aynı bestekâr tarafından bestelenme şartı olsa da bazı takımların iki bestekâr tarafından tamamlandığı söz konusu olmuştur. Tanbûrî İsak’la Sadullah Ağanın birlikte besteledikleri şedaraban makamındaki takım buna örnektir.Bu albümde mûsikîmizin en önemli takımlarından olan Gülizâr, şevk-u tarâb ve sultânîyegâh takımları icrâ edilmiştir. TANBÛRÎ İSAKYahudi asıllı bestekârlarımızdan biri olan Tanbûrî İzak Efendi, 1745 yılında İstanbul Ortaköy’de doğmuş, 1814’de vefat etmiştir. Mûsikimizde Zaharya’dan sonra yetişmiş en kudretli azınlık bestekârlarımızdandır. Meşk zincirinin ilk halkası olarak gösterilen İzak, Sultan III.Selim’in tanbur hocalığını da yapmıştır. Sarayda icra edilen küme fasıllarına tanburu ile katılmış ve Enderûn’da hocalık etmiştir. III. Selim tarafından saygı görmüş ve himâye edilmiştir. Isfahân, Gülizâr ve Beyâti makamında peşrevleri ünlüdür, ancak bestekârlık kabiliyet ve kudreti daha çok sözlü eserlerinde görülmüştür. Eserlerinde sade ama zengin bir melodik yapıyı, akıp giden bir ritmik ahengi görmek mümkündür. Bu albümde gülizar peşreviyle iki beste, ağır semâî ve yürük semâîden oluşan ve Tanbûrî İzak’ın en önemli sözlü eserlerinden oluşan gülizar takımı icrâ edilmiştir. Günümüze eserlerinden otuz yedi peşrev, yirmi sekiz saz semâisi, beş beste, bir ağır semâi, üç yürük semâisi gelebilmiştir. III. SULTAN SELİMOsmanlı imparatorluğu tahtının otuzuncu padişahı Sultan III. Selim, 1761 tarihinde Topkapı Sarayı'nda dünyaya gelmiştir. Şahzâdelik yıllarından beri Avrupa’yı takip eden ve bu meyanda Avrupa kültürüyle entegrasyonu düşünen III. Selim Islahat Hareketleriyle bunu gerçekleştirmek istemiş, ancak arzu ettiği yenilikleri gerçekleştirme imkânını bulamadan elim bir şekilde 1808’de katledilmiştir. Askerî, ictimâî, ekonomik birçok alanda hamleleri karşılık bulamamıştır ancak mûsikî ve sanat konusundaki girişimleri başarılı olmuştur. Şeyh Gâlip, Esrâr Dede, Sâdullah Ağa, Ârif Mehmed Ağa, Tanbûrî İzak, Abdülhalim Ağa, Hammamîzâde İsmail Dede gibi değerli sanatkârlarla vakit geçirmiş, onları mûsikîmize ve sanatımıza yeni eserler kazandırma noktasında teşvik etmiştir. Mûsikîmizde notanın büyük bir eksiklik olduğunu yakından hisseden Sultan Selim bu yolda da büyük çaba sarf etmiştir. Bir nota yarışması düzenlemiş ve Hamparsum Limoncuyan’ın bulduğu "Hamparsum Notası"nı uygun bulmuştur. Hamparsum notası sayesinde pek çok değerli mûsikî eserimiz unutulmaktan kurtulmuştur. Sûzidilârâ, şefkefzâ, evcârâ, şevk-i dil, şevk-u tarâb ve muhayyer sünbüle gibi birçok makamı terkîp etmiştir. Bu albümde terkîp ettiği makamlardan biri olan şevk-u tarâb makamında peşrev, beste, ağır semâî ve yürük semâisi icrâ edilmiştir.Mûsikîmize kazandırdığı yeni anlayışlar, ivmeler,