Şişelere mektuplar, Güney Marlen'in 2016 yılında Kalan Z Müzik tarafından yayınlanan müzik albümü.
Şişelere mektuplar albümündeki şarkılar:
Yangın Anında Kurtarılacak İlk Şey, İsmi Gölge, Yanılmışım Çok Üzgünüm, Şarapçı Remzi, Sanki Sezar'dım, Bedende Matematik, Hangimiz Önce Ölürse, Kaldırımları İşgal Eden Arabalar, Bir Şeyler Eksik, Buğulu Bir Camdır, Dibe Vuran Son Üç Kişiden Biri, Rakı Gibisin
Güney Marlen’in ilk solo albümü “Şişelere Mektuplar” çıktı. 2015 yılının Haziran ayında kayıtlarına başlanan albüm, yeni bir solo projenin ilk ürünü. Kalan Müzik & Z Müzik ortak etiketiyle yayınlanan albümün yapımcılığını Nilüfer Saltık üstlendi ve çalışmanın müzikseverlere ulaşmasını sağladı. 12 parçalı albümün tüm şarkılarının yazarı ve albümün müzik prodüktörü Güney Marlen, albüme vokali ve zaman zaman akustik gitarıyla ses verdi. “Şişelere Mektuplar” anlatının, söz sanatlarının ve belki de günlük hikâyelerin ister istemez taraflı ve tarafsız ön planda olduğu bir albüm. Dinlerken zaman zaman akustik gitar sadeliğinde, zaman zaman clean gitar sololarının akışında, bazen davul- bas groove’larının salınımında ve bazen de klavye tınılarında insanın kendine ait bir şeylere denk gelmesi işten değil. Back vokallerin bütünleştirici etkisinde ve ani bir keman sesinde, insana dair duyguların yankılarına ya da artık kaçıncı özne olduğu bilinmeyen bir ses kaynağına denk gelip, “insan”ın yaşadığına daha da şahit olunabilir.Bu şarkılar kazayla teker teker mektuplara dönüşmüştür belki… Ve bu mektuplar şişelerin içinde, ulaşamayacakları sahiplerini bekletiyor olabilir... Ya da zaten yaşanmışlıkların sese bürünmüş halidir; kim bilir… Hatırlıyoruz ki bazı binalar yoktu eskiden ve deniz görünürdü pencereden... Issız adada boşa harcanan üç dilek, büyük ihtimalle ters döndürür gülen suratın ağzını. Ve yeni keşfedilen isimsiz bir şehir, hızla birleşen yol şeritlerini izleyerek terk edilebilir. Robin Hood ve Marx’ın şarap tadında buluşması tam da yan binadan keman sesi geldiğinde vuku bulabilir. Rakı gibi bir kadın, çok mutlu etmiş çok da üzmüştür kesin bir adamı. Gökyüzü kuşların, denizler balıklarındır, yalanlarsa insanların. Teknoloji çağında aşktır, bir kulaklığı paylaşmak iki kişi… Kendini kaybedip kendini aramaktır belki; Bağdat’takilerin yaptığı gibi, sora sora. Ama her şeye rağmen yine de bazı hayatlar şiir gibi…Denizlerde, akıntılarda, yeşillerde ve mavilerde yüzen, sepya tadındaki şişelerin içindeki kâğıt gemi şekilli mektupların akıbeti ne oldu? İçimizde mi, dilimizde mi?
(2016)