Okuryazar / Yazılar / 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri için Nasıl Bir Yol ve Strateji İzlemeli? yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Emre Bağce
  • Kategori: Toplum, Siyaset
  • Bu yazı Okuryazar’a 1 ay önce eklendi ve şu anda 4 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 449
12 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri için Nasıl Bir Yol ve Strateji İzlemeli?

2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri için Nasıl Bir Yol ve Strateji İzlemeli?

Korkarım 2023 seçimlerinde toplumun bir kesiminde, 2024 seçimlerinde ise başka bir kesiminde yaşanan hayal kırıklıkları 2028 seçimlerinde ülke düzeyinde tekrarlanacak gibi gözüküyor. 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinden çok önce 2023 Seçimleri için Cumhurbaşkanı Adayları Nasıl Bir Profile Sahip Olmalı? başlıklı bir yazı yazmıştım. O yazıda partilerüstü, taraflar arasında hakemlik yapacak, toplumu kaynaştıracak bir adaya ihtiyaç olduğunun altını çizmiş, diğer türlü tüm toplum için mevcut siyaset anlayışının yıkım ve yokluk getireceğini belirtmiştim. Yazıyı Okuryazar'da, yazılarım arasında bulabilirsiniz. Şimdi görüyorum ki daha seçime üç yıldan fazla bir zaman varken, siyasetçiler ve onların çevresini saran başta asalak gazeteci ve akademisyenler olmak üzere pek çok işgüzarın bakışında zerre değişiklik yok. Önüne gelen birbirine patron-yanaşma ilişkisi içinde cumhurbaşkanlığı, bakanlık vesaire rolü dağıtıyor. Hiç utanmıyor, zerre haysiyet belirtisi göstermiyorlar. Toplum çökmüş, sefalete batmış ne gam! Siyasi aktörler açısından artık bunun, yani toplumun ne hâle düştüğünü, ülkenin nereye gittiğini öngörememenin, basit bir basiretsizlik meselesi olmadığını çok net görüyorum. En saf, masum, dürüst görüneni bile öyle küçük hesapçı ve kurnaz ki... Bizler bu hallerini yalın bir şekilde görmek yerine onların sureti haktan görünerek büründükleri kisveleri, taktıkları maskeleri, dillerine pelesenk ettikleri dava, vatan millet söylemlerini gerçek sanıyor, ona göre muamele ediyoruz. Yani kimliği, etnisitesi, ideolojisi, partisi fark etmeksizin siyaset simsarlarının hepsinin bir olup farklı rollerde topluma kurdukları tuzaklara, ağlara bile isteye düşüyoruz. Zülfü Livaneli'nin bir şarkısında dediği gibi, Ah benim iyimser yanım Ah benim aldanışlarım Ah benim kavgalarım Ah pişmanlıklarım Sus artık, uslandır beni. Neyse konuya dönelim. Bu bir ahlak ve dürüstlük meselesi. Bir de kişisel kayıp-kazançlarla toplumsal veya kamusal kayıp-kazançları beraberce düşünüp düşünmeme meselesi. O kadar aşikâr. Ne demek istiyorum? Seçim veya adaylık kaybedilse bile, kişisel olarak hiçbir şey kaybetmeyeceğini bilen muhteris siyasetçiler, kendi hırsları uğruna toplumu, ülkeyi ateşe atmaktan, sefalete sürüklemekten zerre çekinmiyorlar. Uzak ve yakın siyasi tarihimiz bunun delilleriyle ve canlı örnekleriyle dolu. Şu an itibariyle de siyasetçi sınıfın ahlakî düşkünlük bakımından tarihimizin en dip noktalarından birinde olduğunu müşahede ediyoruz. İktidar çevresindekiler bunu muhalefet, muhalefettekiler bunu iktidar eleştirisi gibi okumasın lütfen. Görünen o ki, tüm siyaset alanı çamura, bataklığa bürünmüş durumda. Parti fark etmeksizin söylüyorum; büyük bir kriz yaşıyoruz. Fakat kişisel makam-mevki, hırs veya ikbal peşinde koşanların hiçbirinin umurunda değil insanların yaşadığı sıkıntılar, dertler. Siyasetçi sınıfın keyfi yerinde. Kimse üstüne almıyor, kimse burnundan kıl aldırmıyor, üstelik bir de eldekilerle de kimse yetinmiyor. Hep gözler daha yukarıda. Daha yukarıdakilerin de derdi postu korumak, içinde bulundukları lüksü şatafatı sürdürmek, mümkünse ele geçirdiklerini hiç bırakmamak, o kadar yani. Sözü uzatmadan aşağıdaki hususları tarihi bir uyarı olarak hiçbir ayrım yapmadan; evvela tüm toplumla ve vatandaşlarla, sonra siyasi aktörlerle paylaşıyorum. Bu ülkeyi kişisel hırslarına kurban etmeye kalkan hiç kimseye zerre itibar etmeden, akıl ve sağduyu ile okumanızı dilerim.

2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri için Önemli Hatırlatmalar

1. Başta AK Parti ve CHP olmak üzere bütün partilere şu süreçte tarihi bir iş düşüyor. Cumhurbaşkanlığını babasının malı gibi görmemek veya bir rant gibi partiler arasında paylaşmaya kalkmamak. 2. Ülkenin selameti, toplumun menfaati ve refahı, kurumların sağlıklı biçimde adalet, liyakat esaslarına göre çalışması için Cumhurbaşkanı asla partili olmamalıdır. Ne aday olurken ne aday olduktan sonra, ne de seçildiğinde. Bu durum, mevcut siyasi kutuplaşmanın artık daha fazla kaldırabileceği veya sürdürebileceği bir yük değil. Kutuplaşmış siyasi sosyal ortamdan bir an önce sağlıklı şekilde çıkmanın yolunu üretmek zorunda toplum. Yoksa içine düştüğü kısır döngüde dolaşıp duracak, hatta belki dolaşamayacak kadar çaresiz hâllere düşecek. 3. AK Parti ve CHP başta olmak üzere siyasi partiler ülkeyi ve toplumu zerre kadar düşünüyorlarsa, şu içinde bulunduğumuz olumsuz koşullardan çıkmak gerekir diyorlarsa, kendi partilerinden birileri Cumhurbaşkanı olsun diye asla düşünmemeli, icabında tüm partiler dürüst bir şekilde asgari bir müşterekte buluşmalı; tüm toplumun içine sinecek nitelikte adayları süzerek üzerinde uzlaşmalıdır. Bunu başta AK Parti ve CHP yapmalıdır, yapabilmelidir. Bunlardan biri böyle bir sürece yaklaşmazsa, diğer tüm partiler ve aktörler şahsi hırs gütmeden, makam mevki peşinde koşmadan aklıselimle ortak bir aday çıkarabilmelidir. 4. Yukarıda belirtilen aday belirleme sürecine katılmayan veya bunu sabote etmeye kalkan siyasi partileri de, tüm toplum demokratik yollarla cezalandırmalı, yapılacak seçimde o parti veya partilerden tüm desteğini çekerek ülkeyi ve toplumu kimler gerim gerim geriyorsa tarihin tozlu raflarına göndermelidir. Toplum bunu kendisinin, ülkesinin ve çocuklarının geleceği için yapmalıdır. Yapmak zorundadır. 5. Ülkesini seven bir vatandaş ve bu konular üzerine kafa yoran bir akademisyen olarak, içinde bulunduğumuz olumsuz koşullardan ve hiç de iç açıcı görünmeyen gidişattan çıkmak için tüm toplumu ve siyasi aktörleri bu hususlar üzerinde etraflıca düşünmeye çağırıyorum. Başta dürüst siyasetçiler olmak üzere, tüm kesimler bu hususlarda feraset ve basiret ile hareket ederek toplumun tümünün huzuru ve refahını sağlayacak yolları üretmelidir. Bunun dışında bir yol ve yöntemin bul karayı-al parayı yahut kayıkçı kavgasından öteye geçmeyeceğini not edelim. Tercih, karar, söz milletin! Ya birbirini yiyerek yaşadığı sefalete devam ya da daha huzurlu, güvenli, müreffeh koşullarda bir yaşam.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Emre Bağce imzasında diyor ki;

Hayata umutla bak.

Emre Bağce'nin Profili Emre Bağce'nin Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

  • Barış Arsalan
    Barış Arsalan Emre hocam, yerinde tespitlerinizle net bir farkındalık oluşturduğunuz için teşekkür ederim. Naçizane, mevcut siyaset esnafından böyle sağduyulu bir davranış beklemiyorum. Toplum bu konuyu kendisi ele almalı ve ortak aday seçeneğini aşağıdan yukarıya doğru dayatmanın bir yolunu bulmalı.
  • 1 Yanıtlar
  • Mustafa Atagün
    Mustafa Atagün Paylaştıklarınızın tümüne katılıyorum. Ancak mevcut siyasetçilerin kayıkçı kavgasında ısrarlı olduklarını üzülerek izliyoruz.
  • 1 Yanıtlar
Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emircan ERDAL- 8 saat önce

Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları

Neslihan- 1 hafta önce

Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...

Emre Bağce- 1 hafta önce

Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Daha Fazlasını Gör