- Yazar: Hilal Özdemir
- Kategori: Sinema
- Bu yazı Okuryazar’a 1 hafta önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 72

Anora: Cam ayakkabı kırıldığında…
Okuduğumuz tüm masallar mutlu sonla biter. Zehirlenen Pamuk Prenses’i, kapatıldığı kulede yardım bekleyen Rapunzel’i ya da üvey annesi tarafından eziyet edilen Külkedisi’ni yakışıklı prens kurtarır. Erkekler hep kurtarıcı, kadınlar da yardım bekleyen bireyler olarak resmedilir. Kötüler kimi zaman cezalandırılır kimi zaman da masum prenses tarafından affedilir.
Peki, kitabı kapatıp tatlı hayallere dalarken masalın devamında neler olduğunu hiç düşündünüz mü?
Olumlu ya da olumsuz pek çok ihtimali barındıran masalların devamını gelin Anora’dan takip edelim.
Anora, geçtiğimiz haftalarda düzenlenen 97. Akademi Ödülleri’nde büyük başarı elde etti.
Yönetmen Sean Baker, “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Özgün Senaryo” ve “En İyi Kurgu”, başrolde yer alan Mikey Madison ise “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünün sahibi oldu.
Oscar’a damga vuran 2024 ABD yapımı filmin başrolünde; Mikey Madison, Mark Eydelshteyn ve Yura Borisov yer alıyor.
Filmin analizine geçmeden önce şunu belirtmeliyim. Anora, hikayesiyle bana başrolünde Julia Roberts ve Richard Gere’ın yer aldığı klasikleşmiş bir romantik-komedi olan Pretty Woman’ı anımsattı. Pretty Woman’da masalını gerçekleştiren Vivian Ward (Julia Roberts) masallara yakışır bir final yaparken aynı şeyi Anora için söyleyemiyoruz.
Şimdi gelin Anora’ya daha yakından bakalım…
Asıl adı Anora olan fakat Ani diye hitap edilmesini tercih eden karakterimiz, striptiz kulübünde çalışan bir seks işçisi. Ani, bedenini ve yeteneklerini kullanarak hayatını sürdüren, kökleri eski Doğu Bloku ülkelerine dayanan, Rusça bilen fakat konuşmayı tercih etmeyen biri. Bir gece çalıştığı kulübe Rus oligarkın oğlu Vanya gelir. Patronu, Ani’nin Rusça bilgisi sayesinde Vanya ile daha iyi iletişim kurabileceğini düşünerek onu özellikle çağırır. İkili arasında başlayan çekim, ani bir evlilik kararıyla sonuçlanır. Ancak Vanya’nın ailesi bu evliliği iptal etmek için harekete geçer ve olaylar içinden çıkılmaz bir hal alır.
Filmi iki ayrı bölüm olarak incelemek gerek. İlk bölüm, Ani’nin Külkedisi masalını gerçekleştirdiğini; ikinci bölümse masalın sonunun hiç de bizim bildiğimiz gibi bitmediğini gösterir.
Ani, Vanya ile evlenerek sınıf atlayacağını düşünür. Yaşananları duyan Vanya’nın ailesi ve ailenin çalışanları evliliği bozmak için devreye girer. Böylece Ani’nin hayalleri, gerçeklerin sert yüzüne çarpar.
Ani’nin, Amerikan rüyasının nasıl kabusa dönüştüğünü çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren film, yakın plan çekimlerle Ani’nin sıkışmışlığını, geniş planlarla da koskoca bir ülkede ne kadar yalnız olduğunu ustalıkla yansıtıyor.
Ani, o özendiği zenginlerin hayatına hep uzaktan bakmış biri. Bir tabloya uzaktan baktığınızı düşünün. Tüm renkler birbiriyle uyumlu ve kusursuz görünür. Fakat tabloya yaklaştıkça fırça darbeleri belirginleşir, renklerin ahengi bir anda bozulmaya başlar. Ani de, Vanya’nın ışıltılı hayatına yakından bakmaya başladıkça kusursuz gibi görünen her şeyin nasıl karmaşa içinde olduğunu görür.
Vanya ile evlenmesi, O’nu sosyetenin parçası haline getirmez. Ani, saçı, makyajı, giyimi ve en önemlisi mesleğiyle alt tabakadan biri olduğunu her seferinde belli eder.
Sean Baker, daha önceki filmlerinde olduğu gibi Anora’da da bedenlerini satarak geçinmeye çalışanları ve bu dünyanın dinamiklerini merkeze alıyor. Ani’nin, Vanya’yı ararken tanımadığı üç erkekle yaşadığı sahneler, toplumun seks işçilerine yönelik acımasız bakış açısını sert bir şekilde yansıtıyor. Ani, rüyasının peşinde sokakları arşınlarken, Vanya hiçbir şey olmamış gibi gece kulüplerine geri dönüyor. Film, Ani üzerinden yoksul kesimi, Vanya üzerinden zenginlerin yaşamını karikatürize etmeden, ajitasyona gitmeden en net haliyle yansıtıyor.
Filmin başında izlediğimiz o güçlü kadın Ani, filmin sonunda hayal kırıklığıyla dolu birine dönüşüyor.
Anora, ‘aynılar aynı yere’ diyor. Zengin ve fakir ayrımının altını kalın çizgilerle çizerken, mutlu sonların sadece masallarda olacağını vurguluyor.
Külkedisi masalının devamında ne olduğunu bilmiyoruz ama kendi masalını gerçekleştirmeye çalışan Anora’nın cam ayakkabısının kırıldığını izliyoruz.
Yazıyı, büyük şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dizeleri bitirelim…
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Bölmüş saadetimizi çizgisi yurtların;
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Gökte kuşların kardeşliği,
Yerde kurtların.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Bu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Emircan ERDAL- 1 hafta önce
Bazen bakışlar bile sopa yerine geçiyor, tekrarlı b... Yoğunlaşmış Sıkıntılar!
Neslihan- 3 hafta önce
Güzel bir şiir, kaleminize sağlık Sümeyye Betül Han... Kaçış
Emircan ERDAL- 3 hafta önce
Elinize sağlık Dünya Politikasında Türkiye’nin...