- Yazar: Recep A(r)slanbaş
- Kategori: Ekonomi, Çevre
- Bu yazı Okuryazar’a 9 ay önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 259
Başka Bir Madencilik Mümkün!
Maden faaliyetinin yürütüldüğü Yukarı Maden köyü Muhtarı Rıdvan Peker, "Köyümün var olmasını isteyen birisiyim ve ne diyelim artık köyümüzde yaşanacak bir durum kalmadı. Artık buralarda kimse kalmıyor, vadi boyunca birkaç mahallemiz de var ve oralar kalıyor. Madencinin sınırı yok ki, yarın der ki bu caminin altında çok büyük rezerv var ve biz burayı da kaldıracağız derlerse ki biz şehit mezarlarının buradan kaldırılmasını istemiyoruz" dedi.
Erzincan'ın İliç ilçesinde meydana gelen maden faciasına yol açan Anagold firmasının da hissesinin bulunduğu Artmin Madencilik'in Artvin'de bulunan altın- bakır maden işletmesine tepkiler sürüyor. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan, "Ülkedeki bu maden facialarını durdurmamız gerekir. Herkesin bu sürece destek vermesi gerekiyor" dedi. Karahan, şunları söyledi:
"Erzincan İliç'te daha önce de felaket yaşanmıştı ama İliç'teki büyük felaket yaşanınca insanlar ne oluyor diye ancak şimdi endişeleniyorlar. İliç yıllardır paramparça ediliyor ve aynı endişeleri biz Cerattepe'de şimdi yaşamaya başladık. Tabi burası Yukarı Maden köyünde de daha büyük bir felaket çanları çalıyor. Burası sadece HOD vadisini yok edecek değil, Artvin'e, Çoruh vadisine ve barajlara da etkisi olacak. Bakın şu andaki çalışmaları görüyorsunuz ve şu an ön hazırlık var ve burada kuru dere diyorlar ama şu an kuru olabilir ama sonrasında yağışlarla beraber etkisini gördük. Bir anda inanılmaz yağışlar yağıyor ve burada doldurdukları toprak sele dönüşüp köyü basabilir. Hemen karşıda gördüğünüz caminin olduğu yereler yem yeşil yerlerdi şimdi ise hallaç pamuğu gibi akmaya başlamış ve henüz başlangıç olmasına rağmen. Bir an önce ülkemin insanın ne olduğunun farkına varmasını istiyoruz. Nasıl bir felaketin içerisinde olduğunu anlatmaya çalışıyoruz, doğamız ve buradaki vadimiz çok kıymetli ve bütün bu dağların altı altın olsa da tümü ülkemize kalsa bile doğanın geriye dönüşü yok. Şu anda en önemli olan temiz hava, temiz su ve burada yaşayan canlılar. Sadece insanlar olarak bakmamak gerekir ve burası yabani hayat açısından da önemli bir yer ve hocalarımızdan bunları öğrenmiş bulunmaktayız. Sadece biz insanlar için değil doğadaki her şey için bu vahşeti durdurmamız gerekir. Ülkedeki bu maden facialarını durdurmamız gerekir. Herkesin bu sürece destek vermesi gerekiyor.
"BÖYLE BİR VAHŞETİ HANGİ ÜLKEDE YAPABİLİRLER?"
Nasıl anlatalım içimiz acıyor ve bu vahşeti nasıl duyuralım bilmiyorum ancak bir felaket yaşanınca herkes ne oluyor demesin ve felaket yaşanana kadar durduralım. Şu anda mezarlara dokunmayacaklarını söylemişler ama adımlarını attıkça oraları maalesef hallaç pamuğuna çevirirler. Biliyorsunuz şirket yavaş yavaş girer memlekete her yerde olduğu gibi. Mühendisler söz veriyor ve mühendisler şirketin sahibi ve yasa değiller. Mühendisin söz verme gibi bir durumu olamaz örneklerinden biliyoruz ve her sene mühendisler değişiyor. Bu durumda çocuk kandırırlar gibi milletimizi de kandırıyorlar. Buradan yukarısına dokunmayacağız gibi söz vermişler ama bunların başlangıcı 1.93 hektar, kapasite artırımıyla köyün tam ortasına bomba gibi düştüler ve 3 bin 500 hektar ve ruhsatları 8.600 hektar ve devamı gelmeyecek mi elbette gelecek. Böyle bir soygunu hangi ülkede yapabilirler ve böyle bir vahşeti hangi ülkede uygulayabilirler? Rahat rahat her şeyimizi tarım alanlarımızı, suyumuzu bakın köyün ortasından akan pırıl, pırıl suyumuzu da alacaklar. Şirket diyor ki Akiferlerden suyu kullanacaklarmış ya burası Konya ovası mı Allah aşkına mümkün mü bu argümanı Cerattepe'de de söylemişlerdi ama ilk önce içme suyuna el koymaya çalıştılar. Bizler mahkemelerde direnerek karşı koymaya çalışıyoruz. Buraları istimlak edip köyü boşaltmışlar ama burası da sahipsiz değil, Artvin halkı da ve ülkemin aklı başında olan insanları da sahip çıkacak topraklarına ve bu felaketleri de durduracaklarına inanıyorum ve başka da şansımız yok."MADENCİLİK GİRDİĞİ YERİ BOZAN, DEĞİŞTİREN BİR FAALİYETTİR.
"Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise şöyle konuştu: "Ne iyi ki Artvinliyim ve Artvin'in güzelliklerinden faydalanmak yaşamın bütün iyi taraflarını çocukluğumdan beri nasıl hissetmişsem ve burada yapılacak olan faaliyetlerden oluşan kötülükleri de elbette ki iliklerimize kadar hissediyoruz. Bu durumdan da elbette ki çok rahatsızız ve bu nedenle de söyleyecek sözümüz var. Biliyorsunuz Doğu Karadeniz bütünüyle bakır provensi olarak geçer. Artvin de tıpkı Gümüşhane gibi Trabzon gibi zengin yer altı kaynakları var ama hep gözden kaçırılan bir şey var; Artvin'in yer üstü kaynakları yer altı kaynaklarından çok daha zengin, çok daha görünür ve ekolojik olarak bütün yaşam formlarına, hiçbir ayrımcılık yapmadan zengin fakir ayrımı yapmadan, hayvan insan ayrımı yapmadan ve düşünmeden fayda sağlıyor. Buna ekosistem hizmeti diyoruz. Madencilik ise yapıldığı ortamı tamamen değiştiren ve bir daha geri döndürülmez şekle getiren bir faaliyettir. Bütün dünyada olduğu gibi madencilik girdiği yeri bozan, değiştiren ve yüzyıllar boyu olumsuz etkileri süren bir faaliyettir.MADENCİLİK, ÇEVRE KAYGISINDAN UZAK YAPILIYOR
Özellikle yabancı şirketlerin bizim gibi ülkelerde yaptığı madencilik faaliyetleri çevre kaygısından da uzak yapıldığı için çok ciddi zararlar söz konusu olabiliyor. Aslında baktığınızda 'merak etmeyin her şey kontrol altında ve projelerini yapıyoruz' diyorlar ama arkamızda gördüğünüz HOD madeninde de sorunları görebiliyoruz ki. Bir kere dere vadisinin üstü kapandı düzleştiriliyor ve bu çok tehlikeli ve iklim değişikliğinde getireceği meteorolojik olarak afetlerde çok ciddi artışlar var ve kuru dere deseler bile kuru zamanı çok azdır ve yağış olduğunda yığılan pasalar çık ciddi riskler barındırır. Yaklaşık 80 futbol sahası büyüklüğündeki atık barajı ise bir başka risk. Burada 8 bin 600 hektarlık alan, Cerattepe'de 8bin 530 hektarlık alan, Ardanuç'ta 2 bin 500 hektara yakın. Özetle söylersek Artvin'in yüzde 71'i maden ruhsatlı feriye kalanlarda sahildeki kısa bantlar. Öyleyse Artvin'deki madencilik için insanlarımız şapkayı önlerine alıp bir kez daha düşünmeleri lazım ve özellikle İliç'i gördüklerinde, Kütahya'da, Romanya'da, Kanada'daki atıkları atıldığı barajın yıkıldığını gördüğünde ve dünyada atıkların yüzyıllar etkisi süren ve dereleri nasıl mahvettiklerini insanlarımız görünce tekrardan düşünmek bir zarurettir. Dolayısıyla biz Artvin'de iş olsun diye endişelenmiyoruz ve buradaki madenciliğin ne ülke ekonomisine ne il ekonomisine hiçbir yararı yok. Demin de konuştuk o köpük gidecek geriye posası kalacak ve bu çevresel felaket insanlara arkadaşlık edecek ve tabii insanlar da burada kalırsa."ARTIK KÖYÜMÜZDE YAŞANACAK BİR DURUM KALMADI
"Yukarı Maden köyü Muhtarı Rıdvan Peker ise şunları söyledi: "Köyümüzde muhtar olduğumda maden şirketi burada çalışıyordu ve şu anda da faaliyetlerini yürütüyorlar. Gerekli izinleri var ama ne kadar yeterli izinleri var bu konuda bilgim yok. Gördüğünüz gibi köyümüzdeki mezarlık mevkisindeyiz ve mezarlarda gözüküyor zaten. Karşıda Meydan mahallesi var ve bu mahalle kalkıyor zaten. Sağ taraftaki evler sökülmüş vaziyette ve karşıdaki kısmında gezdik zaten ve derelere gelişigüzel hafriyatları doldurmuşlar ve bundan rahatsız olduğumuz için Valiliğe başvurduk gerekli kurumlar gelip gördüler bizler gerekli izahatları gelenlere anlattık. Köyümün var olmasını isteyen birisiyim ve ne diyelim artık köyümüzde yaşanacak bir durum kalmadı. Artık buralarda kimse kalmıyor vadi boyunca birkaç mahallemizde var ve oralar kalıyor. Köyümüzün dışarda nüfusu 50 bin civarında ama kışları köyde 22 hane yazları ise 80 hane kalıyor."MADENCİNİN SINIRI YOK
"Bu topraklarda artık bitki yetişmiyor. Yukarıda görüntülediğiniz yerlerdeki derelere biriken toprakların ve hafriyatın buraları tıkadığında sel oluşacaktır ve aşağıdaki mahalleler zarar görecektir. Birkaç gün yağmur yağınca Hopa'yı gördük ve Karadeniz zaten gidiyor ve o kuru dereler nasıl patladı onun için kuru dere diye bir şey yok çamur sulanır ve oda olur sel. Biz de köyümüzde bunların yaşanmasını istemiyoruz. Burada Halit Paşa'nın konuştuğu kişilerin mezarı var. Madencinin sınırı yok ki yarın der ki bu caminin altında çok büyük rezerv var ve biz burayı da kaldıracağız derlerse ki biz şehit mezarlarının buradan kaldırılmasını istemiyoruz." İliç’te Katliama İzin Verenler Yargılansın Yeşil Artvin Derneği, İliç’te liçi sahasında yaşanan maden felaketi olayını hakkında Artvin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Yeşil Artvin Derneği, Erzincan iline bağlı İliç'te yığın liçi sahasında meydana gelen heyelan sonucunda yaşamlarını kaybeden maden emekçileri yanında, Fırat Havzasındaki doğal varlıkların bir ekokırımla karşı karşıya olduğunu belirterek Ekoloji Birliği tarafından başlatılan çağrı ile Artvin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Benzer felaketlerin Artvin’de işletilen çok sayıdaki maden sahasında da yaşanmaması için vahşi madenciliğin yasaklanması ve İliç'teki faciaya sebep olan firma ve ilgili kamu kurum çalışanlarının gerekli cezaları almalarının sağlanması için Yeşil Artvin Derneği, Hazır dilekçe örnekleri ile Artvin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Yeşil Artvin Derneği ayrıca Atatürkçü Düşünce Derneği ile birlikte Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid'in 4. kuşak torunu olan Orhan Osmanoğlu'nun kızı Berna Sultan Osmanoğlu’nun düğün töreninde nikah şahidi olan eski Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz’ı “Osmanlı’yı süren soysuzları lanetliyorum" sözleri nedeniyle Artvin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, suç duyurusu öncesi Artvin Adliyesi Önünde basın açıklamasında yaşanan bu felaket tüm uyarılara rağmen önlem alınmaması ve daha fazla kar için kapasite artışlarına göz yumulması, gerekli denetimin yapılmaması sebebiyle göz göre göre geldiğini söyledi. Karahan gerçekleştirilen basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı; “İktidar şirketler lehine maden kanununda değişiklikler yapma derdindeyken yaşanan bu facia maden yasasını şimdilik askıya aldırdı. Bu güne kadar çeşitli kanunlarda ve yönetmeliklerde yapılan değişiklikler sayesinde maden firmalarının istedikleri her yerde ve her şeye rağmen madencilik yapabilmelerinin önü açılmış ve adına “kamu yararı” denmişti. 10 milyon metreküp siyanür dahil ağır metal içerikli kimyasal atık işçilere mezar oldu. UYGAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, “Dünya literatüründe, maksimum 150 metre olan ‘liç yığını’nın burada 257 metreye ulaştığını tespit ettiklerini; Kontrol edilemeyen bir ‘liç yığınında su içeriğinin fazla olduğunu ve üretim sahasındaki patlamalara çok yakın yığıldığını, felaketin göz göre göre geldiğini” belirtiyor. Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal ise “Siyanür dışında yüksek derecede tehlikeli toksik kimyasallar Fırat'a eninde sonunda karışacak: Uluslararası boyutta bir skandala doğru gidecek' diyor. Yaşanan felaketin ekolojik boyutunu ve halk sağlığı kısmını yönetemeyen iktidar krizi kendi adına yönetmeye çalışmaktadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski bakanı Murat Kurum daha da ileriye gitmiş ve “ÇED raporuyla heyelanın ne ilgisi var” “Faaliyet Raporunu biz vermiyoruz” gibi bakanlığın ve kendisinin sorumluluğunu yok sayan açıklamalarda bulunmuştur. Bu zihniyet Bursa Orhaneli’de, Eskişehir’de, Fatsa’da yeni oluşacak suç mahallilerinin de işaretini vermektedir. Her zaman dediğimiz gibi “Sistem değişmedikçe yaşadıklarımız yaşacaklarımızın teminatıdır” Bu sebeple tüm yurtta ekolojistler olarak firma yöneticileri, dönemin bakanı Murat Kurum, ilgili birim ve müdürlükler için suç duyurusunda bulunuyoruz. Birazdan konu ile ilgili dilekçemizi savcılığa teslim edeceğiz. Yeryüzünü yok oluşa sürükleyen, canlı yaşamını umursamayan sadece belli azınlığın çıkarı için hareket eden sistemin sonucudur İliç’te yaşananlar ve bu yaşananlar ilk değildi. 2021 yılında Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde, Yedikardeş köyü yakınlarında Yıldızlar Holding’e ait Nesko Maden’in işlettiği Kurşun, Çinko, Bakır Ocağı’nda yaşanan atık barajı duvarında çökme gerçekleşti. 4500 ton ağır metal içerikli kimyasal atık önce Darabul Deresi’ne ardından da Kelkit Vadisi’ne yayılarak Kılıçkaya Barajına ulaştı. 9 ay sonra 30 Ağustos 2022’de TEMA Vakfı tarafından alınan numunelerin analizinde görüldü ki, bakanlıkça yapılan tüm çalışmalara rağmen doğal varlıklar üzerindeki kirlilik sınır değerlerin altına indirilememiştir. Ağır metaller, limitlerin çok üzerindedir ve Yetişkinler için “dikkat çekici”, çocuklar için ise “yüksek kanser riski” söz konusudur. Üstelik bölgedeki kirlilik ve kanser riski uzun yıllar boyunca devam edecek düzeydedir. TEMA’nın Şebinkarahisar’daki numunelerden elde ettiği analiz sonucu yaşanan felaketin yıllarca süren etkisini göz önüne sermiştir. Firmaya karşı ise çevre izin ve lisans belgesinin iptali ve idari para cezası gibi ceza bile sayılamayacak uygulamalar hayata geçirilmişti. 3 ay sonra ise sanki felaket yaşanmamış gibi firma tekrar çalışmaya başlamıştı. Şimdi Erzincan İliç’te de benzer şekilde süreç yaşanıyor. Firmanın Çevre İzin ve Lisans Belgesi’nin iptal edilmesi yeterli değildir. İliç’te tüm madencilik faaliyetleri durdurulmalı maden derhal kapatılmalıdır. Kapatılacak madende çalışan işçilere emeklerinin sömürülmeyeceği yeni istihdam alanları yaratılmalıdır. Etkin bir yargı süreci başlatılmalı, sadece şirket yetkilileri değil, işletme ve kapasite artırımına izin veren mülki amirler ve bürokratlar da yargılanmalıdır. Vahşi madencilikten vaz geçilmeli; halkı ve ekosistemi önceleyen yasalar konmalıdır.” Cerattepe Denetleniyor Mu? 2024-02-21 04:42:55 Cerattepe Denetleniyor Mu? Geçtiğimiz günlerde yaşanan maden faciasının ardından maden şirketlerinin denetlenmesi tartışmalara neden oldu. Artvin’de işletmeleri bulunan ya da arama ruhsatları olan şirketlerin ne kadar denetlendiği merak konusu oldu. Başta Cerattepe ve Yukarı Maden Köyündeki Hod madeni olmak üzere kurumsal anlamda yapılan denetimlerin ne kadar doğru şekilde yapıldığı konusunda Artvin halkı endişe duyuyor. Basın emekçileriyle bir araya gelen Yeşil Artvin Derneği yönetimi, maden şirketlerinin nasıl denetlediği konusunda açıklamalarda bulundu. Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Odabaş, yaşanan Soma madeninde yapılan denetimleri anlatarak “Soma faciasından önce İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı hatırlayalım, 30 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış 2013 yılında yürürlüğe konulmuştu ve ondan sonra İSG uzmanı gereken yerlerde iş verenin maaşıyla orada çalışır bir vaziyette aslında kendi maaşını aldığı kişileri teftiş ediyordu. Bunun akabinde gerekli itirazları bakanlıklara yapabiliyorlardı ama bu da bir handikap içeriyordu çünkü maaşını aldığı kişiyi aynı zamanda şikayet etmesi gerekiyordu. Tam Soma’daki olayda böyle olmuştu ve o dönem İş Sağlığı Güvenliği Yasasını hazırlayan da bugün Artvin milletvekili olan Faruk Çelik o Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıyken bu yasa hazırlandı. Bu faciadan sonra kendisinin demeçlerini söylemek isterim 2012-2013 yılı içerisinde yapılan şikayetler ve kazalar üzerine 8 kez inceleme teftişinde taahhüt tutulmuştur diyor Soma ve bu teftiş sonucunda elektrik panolarında kilitleme sisteminin olmadığı ve acil toplanma yerlerinin belirlenmediği gibi 3-4 tane daha husus tespit edilmiş. Faciadan tam 2 ay önce yapılan teftişler de ise hiçbir eksik olmadığı tespit edilmiştir. Mevzuat yapısı açısından hiçbir eksik tespit edilmemiştir deniliyor ve maalesef 2 ay sonra bu faciada 301 maden emekçisinin ölümüyle sonuçlanıyor. İşi sadece mevzuata döktüğümüz zaman işi yasaya döktüğümüz zaman yazıya döktüğümüz zaman çok iyiyiz süperiz ama işi uygulamaya geldiğimiz zaman tıkanan noktayı çözmemiz gerekiyor” dedi. Erzincan’da yaşanan maden faciası öncesi defalarca denetim yapıldığını belirten Odabaş, “Erzincan İliç olayında 2015’ten 2022’ye kadar 111 kez denetim yapıldığını belirtiyor Murat Kurum. 111 kez denetleme yapılmıştır fakat 21 Haziran 2022 tarihinde siyanür taşıyan boru hattı yırtılarak çevreye siyanür dağılmıştı. Peki bu 111 tane denetim nasıl yapılıyor ya veya neye göre yapılıyor” ifadelerini kullandı. Denetimlerin periyodik şekilde yapılması gerektiğini belirten Odabaş, “Şu an Cerattepe’de ne olduğunu bilmiyoruz başımıza ne geleceğini ne olduğunu bilmiyoruz. Çünkü bugünden beri normalde inceleme araştırma komisyonlarının kurulup orada belli periyotlarda incelemelerini yapmaları gerekiyor. Yapılan incelemeleri basın yoluyla halkın gönlünü ferahlatmak gerekiyor. Sadece bilim insanlarıyla oraya gidilsin ve gerçek bir teftiş yapılarak rapor sunulsun ve bunu da periyodik hale getirilsin” ifadelerini kullandı. Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nursal Bülbül, Cerattepe’de maden başladığında bir komisyon oluşturulup denetlensin denildiğini hatırlatarak “Bugüne kadar böyle bir komisyonun o madeni denetleyip herhangi bir rapor yazdığını duydunuz mu? Olmadı. Biz bir dönem hocalarla rica ettik dedik ki bilim insanlarıyla bir girelim ne yapıyorlar, ne ediyorlar diye ne yazık ki gerekli izni alamadık. Devletin bir şekilde orayı denetlemesi lazım ve bu denetimlerin de bence halka açık olması lazım. Halkı bilgilendirmeleri lazım. Her ne kadar o raporların da nasıl yazıldığını biliyorsak da ya en azından bir bilgi elde ederiz” şeklinde konuştu.Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Recep A(r)slanbaş imzasında diyor ki;
net.tekdurak.com.tr/ org.tekdurak.com.tr/ tekdurak.com.tr: Yaratıcı Endüstri Tesisleri, Yazılımları ve Dijital İçerikleri; Yaratıcı Ar-Ge, Reklamcılık ve Mimarlık ile Tıpkı Baskıları: Yatırım İşletme Merkezi.
Recep A(r)slanbaş'ın Profili Recep A(r)slanbaş'ın Tüm YazılarıBu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Emre Bağce- 20 saat önce
Bu nazik, güzel sözlerinniz için teşekkür ederim ab... Huzurun Sesi
Kadir TEPE- 21 saat önce
Şâir bir babanın şair oğlu olur tabii ki. Gönlüne,... Huzurun Sesi
Kadir TEPE- 1 gün önce
İyi öyküler düşler, iyi öyküler dinler ve iyi öykü... Öyküleri Yeniden Dinleyerek Yaş...