Okuryazar / Yazılar / Bir İstanbul Akşamı: Gölgelere Yansıyanlar yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Emre Bağce
  • Kategori: Toplum, Çevre
  • Bu yazı Okuryazar’a 2 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 571
2 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Bir İstanbul Akşamı: Gölgelere Yansıyanlar

Bir yanda yağmalanan, talan edilen bir İstanbul, diğer yanda her yeni günle yeniden doğan, batan günle sırlarını insanlara açan bir İstanbul. Duyarlı yüreklerle birlikte iç çeken, incinenlerle incinen, tarihi, geçmişi, hatıraları derin, fakat yarını, geleceği kapkaranlık hüzünlü bir şehir.


İstanbul'u İstanbul yapan; gözlerinin feri sönmüş, ne bugününden ne yarınından emin, meydanları dolduran kalabalıklar değil. Ne de kişisel menfaatleri uğruna her türlü değeri tüketenler. Tarih, sanat, estetik, fikir, edebiyat, ahlak nedir diye hiç tasalanmadan varlığa tasallut edenler, değerli ve masum olan ne varsa tecavüze yeltenenler hiç değil. İstanbul'u İstanbul yapan gökdelenler, beton binalar ve soğuk çelik vinçler de değil. Ne de insanların akılsızlığını, ahlaksızlığını alenen yüzlerine çarpan egzoz gazı, hava kirliliği ve trafik sıkışıklığı. Kim inkar edebilir trafiğin azılı bir zaman katili olduğunu, canlı cansız demeden tabiatı ve insan enerjisini yutan dipsiz bir kuyuya dönüştüğünü.


Kara vebadan daha ölümcül bir felaketin içine düşmüş, tepeden tırnağa rant hastalığına kapılmış, yaşadığı ülkeyi, şehri alınacak satılacak bir meta olarak gören hastalıklı ruhlar! Sureti haktan görünenler, hiç değil.


İstanbul'u İstanbul yapan bugün İstanbul'da yaşayanlar değil. İstanbul'u İstanbul yapan bulutlar, deniz, martılar, tarih ve onların gölgesinden yansıyanlardır. İnsan gölgelere yansıdığı müddetçe, tablonun bir parçası olabiliyor.


Heyhat! Şehir mütemadiyen kendisine saldıran, diş gıcırtıları yeri göğü inleten aç ve doyumsuz mahlûklara daha ne kadar dayanabilir!


***

Bu yazıyı yıllar önce yazmıştım, değişen bir şey olmadığı gibi, bilakis çürüme son hızla devam ediyor. Kendi ürettiğimiz büyük bir açgözlülük lanetine uğradık. Toplum kaybetti, bu lanete ortak olmayan bireyler de telafisi imkansız büyük acılar çekti. Üzgünüm, hem de çok.

Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Emre Bağce imzasında diyor ki;

Hayata umutla bak.

Emre Bağce'nin Profili Emre Bağce'nin Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emircan ERDAL- 18 saat önce

Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları

Neslihan- 1 hafta önce

Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Daha Fazlasını Gör