Bir rüya görüyorum, büyük kalabalıklar halinde okul bahçelerinde heyecanla içeri giren ve çıkanların ayak sesleri. Seçim varmış da sandıklarda kimsenin tahmin bile edemeyeceği sonuçlar çıkıyor. Halk kendini yönetmesi için yeni bir parti seçiyor sandıktan. Derken birkaç gün içinde tüm ülkede bir değişim rüzgârı ve bir zamanlar kurumuş, solmuş umutların yeşermesinin coşkunluğu yaşanır oluyor.

                Önce sandıktan birinci çıkan ve milleti tek başına yönetecek oyu alan partinin başkanı bir teşekkür konuşması yapıyor ve “Bu seçim ile birçok şey değişmiştir, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyor. Sonra muhalefet partileri sırayla tebrik ediyorlar kazananı. Sadece tebrik etmiyorlar üstelik sevinçlerini de paylaşıyorlar rakip partinin seçmenlerinin. Birkaç gün sonra yeni bakanlar kabinesi açıklanıyor yeni başbakan tarafından. Muhalefet partilerinden birinin genel başkanı başbakan yardımcısı, bir diğeri ise dış işleri bakanı oluyor. Turizm bakanlığına ülkenin en iyi sanat tarihçisi getirilirken, entelektüel bir yazar da kültür bakanı oluyor. Ekonominin başına, iş hayatına küçük bir dükkânla adım atmış ve zamanla orayı koca bir holding haline getirmiş bir işadamı atanıyor. Her bakanlığa o makamı hak edecek en doğru isim aranıyor ülkede ve bulunuyor da.

                Derken, halk yeni kabinede görev yapan muhalif siyasetçileri görünce “mesele insan olmak” diyerek, iktidar – muhalefet seçmeni demeksizin el ele, kol kola, omuz omuza birlik oluyor. Önce adalet tesis ediliyor, en küçük hadisede bile. Ardından ekonomide yeni bir çağ açılıyor. Ülke, dünyada farklı fikirleri barındırmada en iyi örnek olarak gösteriliyor o sene. Bütün ulusal gazeteler televizyonlar bu konuda haberler yapıyorlar. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Sağcı-Solcu, Dindar- Kemalist demeden birbirine hoşgörüyle bakan, birbirini saran, derdini sevincini paylaşan bir bütün olan en iyi halk olarak lanse ediliyoruz tüm dünyaya. Bu haberleri takip eden ulusal sermaye ülkeye yatırım için koşarak geliyor. Böylece ülkeye giren sıcak para sayesinde, GSMH da çok çok fazla veriyor. Artık hem ekonomik, hem de değerler bakımından zenginleşen ve kültürel bir çağ aşan ülke de kadın cinayetleri, gasp, hırsızlık gibi suçlar yok sayılacak dereceye çekiliyor. Yolsuzluk ve rüşvet tamamen ortadan kalkıyor.  Üniversiteler birer fikir yuvası haline geliyor, birçok yeni akım bu sayede dünyada tanınıp yayılıyor. Ayrıca üniversitelerde yapılan teknoloji yarışmaları sonucu, kaza yapmayan otomobiller, kanseri kısa sürede yok eden haplar gibi binlerce teknolojik tasarımın patenti alınıyor.
                Ülke müreffeh, halk özgür ve umut dolu. Dünyanın yaşanılacak en iyi yerleri sırasında birinci sırada yer alıyoruz artık. Dış politikada harika bir paradigma yaratıyoruz ve tüm komşularımızla ticari ve siyasi bir bütünlük kurmuşuz. Öyle ki, artık bütün dünya “insanı yaşat ki devlet yaşasın” ne demek öğreniyor. Bir cennet haline gelmeye başlıyor koca evren.

                   Bütün bunlar rüyadan ibaret biliyorum

                   Fakat bir gün gerçekleşmesini diliyorum.

Cüneyt Çolak 26.03.2021