Okuryazar / Yazılar / Bosna Hersek'te Bölünme Kapıyı Çaldı mı? yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Gürkut Gürsoy
  • Kategori: Dünya, Siyaset
  • Bu yazı Okuryazar’a 4 ay önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 163
2 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Bosna Hersek'te Bölünme Kapıyı Çaldı mı?

Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda gerçekleşen Srebrenitsa Soykırım oylaması sonrası Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde "11 Temmuz Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü" olarak kabul edildi. Aslında oylama sonucu Bosna Hersek'teki Müslüman toplum açısından son derece moral bozucuydu. 193 üye ülkenin sadece 84'ü tasarıya "Evet" oyu vermişti. "Hayır" oyu veren ülke sayısı 19'da kalırken çekimser 68 ülke ve oylamaya bilerek katılmayan Azerbaycan'la birlikte 22 ülke eklendiğinde toplam 109 ülke, 11 Temmuz 1995'te Srebrenitsa'da 8372 Müslüman Bosnalının öldürülmesine "Soykırım" demediler. Üstelik Dayton Anlaşması'na aykırı şekilde oy kullanan Bosna Hersek temsilcisi de "Evet" oyu verenlerin arasındaydı(*). 20. yüzyılın son çeyreğinde Avrupa'nın orta yerinde yaşananlara o gün sırtını dönenler aslında bu oylamayla karanlıktan aydınlığa dönüp tarihi bir gerçekle karşılaşmayı kabul etmediler. Oylamaya katılmayan ülke sayısının çokluğu sayesinde tasarı katılanların oy çokluğuyla kabul edilmiş oldu. Tartışmanın başladığı ilk günden bu ana kadar Bosna Hersek'te bulunan entitelerden Sırp Cumhuriyeti'nin lideri Milorad Dodik kısaca “Boşnaklar bizi soykırımcı olarak görüyorsa neden birlikte yaşamak için ısrar ediyorlar? Biz soykırımcı değiliz. Bizi soykırım yapmakla suçlayan bir toplumla iç içe yaşamayı kabul etmiyoruz. Bosna Hersek'te yaşayan Sırpların başkenti Sarajevo değil Belgrad. Sarajevo dayatmasını da ölü doğan Dayton Anlaşmasını da mevcut ihlaller nedeniyle sürdürmek artık imkansız. Barışçıl yollarla ayrılıp bağımsızlığımızı ilan edeceğiz” diyordu. İşte bu yolda en etkin adımı önceki gün attı Bosna'daki Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska). Milorad Dodik'in Moskova ziyareti dönüşünde Bosna'daki Sırp Cumhuriyeti'nin Ulusal Meclisinin Başkanı Nenad Stevandić “Sırp Halkının Ulusal ve Siyasi Haklarının ve Ortak Geleceğinin Korunması Bildirgesini” sundu. Dodik'in Moskova ziyareti ve Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dönem başkanlığına gelmesini takip eden gün bu bildirgenin oylanıp açıklanması elbette birçok mesaj barındırıyor. Tasarının özetlendiği bildirge ile alakalı olarak Bosna'daki Sırp Cumhuriyeti lideri Dodik “Çatışmalarla uğraşmak gibi bir niyetimiz olmadığını bildirgede açıkça belirttik. Uluslararası politikadaki, yani uluslararası ilişkilerdeki değişim, 8 Haziran'da Belgrad'da bu bildirgeyi imzalamamız için gerekli koşulları yarattı. Bunun, gelişmenin yönünü belirlemesi gereken tarihsel açıdan önemli bir belge olduğuna inanıyoruz. Bize sürekli Sırpların başkentinin Belgrad değil Saraybosna olduğu söyleniyor. Bildirgeyi kabul ederek işbirliğini daha yüksek bir düzeye çıkarmamız, her şeyin uygulanmasına yönelik operasyonel planlar yapmamız ve tek bir sonuca varmamız gerektiğini ortada. Sırp Cumhuriyeti'nin kuruluş gününü 9 Ocak'ta kutlamaya devam edeceğiz ve Sırbistan'ın Devlet Günü'nü de 15 Şubat'ta kutlayacağız. Bu bildirge birçok kişinin farkında olmadığı güçlü bir belgedir. Bildirge gücünü Sırp halkının iradesinden alıyor. Sırp olduğumuzu ve Bosnalı Sırplar gibi herhangi bir ön eki reddetme hakkımızın olduğunu söylemekten gurur duyuyorum” dedi. “Bildirge herhangi bir ulusa veya dine yönelik değil. Bizim çatışmalarla uğraşmak gibi bir niyetimiz yok ve bu bizim tutumumuz olarak bildirgede açıkça belirtilmiştir” dedi. Bosna Herksek Cumhurbaşkanlığı konseyinin Sırp toplumu temsilcisi Željka Cvijanović ise bildirge metninin “dikkatle dengelendiğini” belirtti. Cijanović, “Barışı inşa etmeye ve ölü doğan Dayton Anlaşması'nı canlandırıp aslına uygun hale getirmeye kararlıyız” dedi. Dayton'un mevcut halinin Bosna Müslüman toplumu tarafından sürekli ihlal edildiğini ve bunu yüksek komiserden aldıkları cesaretle defalarca yaptıklarını belirtti. Sırp Cumhuriyeti ve Sırbistan'ın Özel ve Paralel İlişkiler Konusunda bir anlaşmasının olduğunu ve “bu metnin faydalarının yalnızca tek bir ulusa yönelik olmadığını” da sözlerine ekledi. Şimdi sesli düşünelim ve ilk etapta neler olabilir bakalım: - Sırp Cumhuriyeti aslen Bosna Anayasası'na aykırı olsa da bildirgeyi kanunlaştırıp kendi kaderlerini çizme hakkını kullanmak için ayrılığı oylayacağı bir referanduma gidebilir. – Sırp temsilciler Bosna Hersek meclisine bildirgeyi getirip tartışma yolunu zorlayabilir ve böyle uzlaşıyla ayrılık yolunu deneyebilir. – Uluslararası toplumu masaya oturmaya çağırır ve barışçıl bir çözümle Sırp Cumhuriyeti'nin Bosna Hersek'ten ayrılmasını kabul ettirmeye çalışabilir. Sırp Cumhuriyeti'nin yanında Rusya ve Sırbistan hatta Çin yer alacaktır. Başka bir müttefik bulmaları çok zor. Bosna Hersek ise ABD ve Avrupa Birliği başta olmak üzere çok geniş bir yelpazede destek bulacaktır. Avrupa Birliği ve ABD ya da kısaca NATO diyelim, Batı Balkanlarda sınırların değişmesine bugün için müsaade etmeyecektir. Hem NATO üyesi devletler hem de Rusya Avrupa'nın göbeğinde bir kez daha sıcak çatışmadan yana olmazlar. Sırp Cumhuriyeti kangren olacak bir süreci tek başına ne kadar kaldırabilir bilinmez. Ancak paramiliter milliyetçi unsurlar fırsat bulup sahaya inerlerse kaos ve gerilim artar, çete faaliyetleri çoğalır ve iki toplum topyekûn değilse de zaman zaman çatışma noktasına gelebilir. Batı Balkanların Schengen bölgesi dışında kalan coğrafyasında tam bir huzur uzun süre daha hayal olarak kalacak gibi. Dodik sadece Sırp ve Boşnak toplumunu değil bütün Batı Balkanları ateşe atmak isterken Avrupa Birliği yakında Karadağ'ı tam üye yaparak Sırp coğrafyasının etrafındaki çemberi daraltmaya devam edecek. Sırplarsa Rusya'dan başka aktif dayanakları olmadığını biliyorlar. Ukrayna'da savaşı bitiremeyen Rusya balkanlarda yeni bir cephe istemeyecektir. Yani aslında sıfıra yakın sorunla son derece kardeşçe birlikte yaşayabilecek bir coğrafya ırkçı, mezhepçi politikalara ve aptal politikacılara meze olmaya devam edecek bir süre daha. (*) Dayton'a göre Bosna Hersek'te ülke adına bir karar ancak Cumhurbaşkanlığı Konseyi'nin tüm üyelerinin oybirliğiyle alınabiliyor. Oyçokluğu ile karar alınamıyor.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Gürkut Gürsoy imzasında diyor ki;

Gürkut Gürsoy

Gürkut Gürsoy'ın Profili Gürkut Gürsoy'ın Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emre Bağce- 1 hafta önce

Teşekkür ederim Mustafa Bey, selamlar 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Mustafa Atagün- 1 hafta önce

Paylaştıklarınızın tümüne katılıyorum.... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim Barış Bey, var olun. Haklısınız. Um... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...
Daha Fazlasını Gör