- Yazar: Gizem Karagüzel
- Kategori: Deneme
- Bu yazı Okuryazar’a 2 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 325
Buz ve Yeşil
"...düşüncelerim, zaman zaman, sarsıntıya uğruyor; bu yüzden, ateşi sürekli olarak canlandırmak zorundayım, hem cesaretle hem umutsuzlukla çabalıyorum; çünkü söylemek zorunda olduğum şeyleri bir başkasının söyleyeceğine inanamıyorum. Hızlı ve karmakarışık anlatıyorum, denemelerde bulunuyorum, kullanabileceğim tüm ifade biçimlerini arıyorum: tanrısal bir kekemelik sanki bu. Dünyanın görkemli yıkılışı şaşkına çevirdi beni!"
Henry Miller / Kara İlkbahar
Yeni bir kitabı elinize alıp başladığınız zaman, ilk sayfadan itibaren içinizi bir heyecan bulutu kaplayabilir. Elbette ki bu her kitapta söz konusu olan bir şey değil. Aynı şekilde yeni keşfedilmiş bir müziğin girişi ya da bir film başlarken sizi ilk anda etkileyen bir his bu. İlk anda kıskıvrak yakalıyorsa, sonraki etkisi kaçınılmazdı. Yüzünüzde bir tebessüme sebep olan şey, bu çok önemli. Çünkü o tebessüm her zaman o kadar pürüzsüz ve gerçekçi olmaz, hatta çoğu zaman, hepimizin de bildiği üzere.
Henry Miller'ın kitapları, işte bende böyle bir etki yaratıyor. Neden bazı şeylerde bu özel ışıltıyı yakalıyoruz? Çünkü kendi benliğimizden alıntılar yaptığını gördüğümüz zaman, bir yakınlık hissediyor, puslu düşünceler ormanı aydınlanıyor. Aynı ağacın gölgesini paylaşıyor ve o aydınlıkta, diğer ormanların patikalarına uçuyoruz. Adeta bir rüyada gibi. Her şeyi yapabildiğin, yolunu açıyoruz birlikte, o kıymetli zaman paylaşımlarından.
Kaplamıştı benliğini, ısıtabilen serinliğinde içini.
Buz gibi soğuk,
Sıcak, yeşil.
Bugün de, başımın içinden atılması gerektiğini düşündüğüm bu ağrı, şırınga gibi bağdaşım gördüğüm bir kitaptı. Beraberinde tüm bunları yazarken, yavaş yavaş küçük bir sızıntıyla dışarıya akmasına şahit olduğum. Hep öyle olurdu. Benliğimde fiziken ya da ruhen bunaldığım zamanlar, küçüklüğümden itibaren bir formül geliştirdiğimi fark ettim. Her zaman işe yaradığı söylenemez, ama genellikle yarardı.
Kitabı elime alıp okumaya başlar, birkaç sayfa sonra yazma isteği gelir, oturur yazmaya başlardım. Hafiflemiş hisseder, kelimeler arasında yüzmeye başlardım.
İçimde kalan şeylerin beni hasta etmesine daha fazla izin vermeyi düşünmüyordum. Herkesin ihtiyacını duyduğu dışa vurum yöntemleri söz konusudur. Fazla zaman geçmeden bunlara ulaşmalı ve bir daha asla bırakmamalı kişi. Zamanla yazı yazmanın dışında, resim yapmak da bunun içine girmişti hayatımda. Sözcükler de renklere sahipti. Düşüncelerinizin renklerine aslında.
Resim yapmaya başladığımda bir süre sonra ikisi iç içe geçmiş ve bu bana renklerle de yazabildiğimi göstermişti aynı zamanda. Tüm bunların birleşimi, yeni bir evren yaratmıştı. Farklı . Ve ben tam olarak işte bununla ilgileniyordum. Yeni olan, üretilmemiş olan, üretilmişse de başka şeyi çağrıştırıp yeni bir içeriğin kapılarının aralanmasıyla.
The Shangri-Las – Remember dinliyordu,
Parçalarıydı bütünün, tüm o etkileyici ezgiler
Sardı defalarca başa o kısmını,
Çıkarmak için ortaya yeşermesi gerekeni!
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Bu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Mustafa Atagün- 1 gün önce
Demokrasinin yerleştiği ülkelerde, yöneticileri ger... Kimlerin Yönetmesi İçin Oylama...
Emre Bağce- 2 hafta önce
Teşekkür ederim Mustafa Bey, selamlar 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...
Mustafa Atagün- 2 hafta önce
Paylaştıklarınızın tümüne katılıyorum.... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...