Okuryazar / Yazılar / Çakma İlim-İrfan Yuvaları yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Halit Durucan
  • Kategori: Yaşam
  • Bu yazı Okuryazar’a 4 ay önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 64
0 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Çakma İlim-İrfan Yuvaları

Son yıllarda gençler üzerinde dini baskıyı eğitim üzerinden kurmayı gaye edinen bir politika uygulanmaktadır. Dini bilgiler gençlerimize elbette verilmeli ancak devlet kurumlarında verilmelidir. Dinin tüm teferruatları daha ilk eğitim yıllarında verilmeye çalışılması son derece sakıncalıdır. Bu sakıncaları göz önünde bulunduran geçmiş dönem devlet ve din adamları, İmam hatip liselerini ve İlahiyat fakültelerini açtılar ve İslam’ın tüm teferruatını gençlerimize öğretmeye çalıştılar Bence İslam dininin tüm teferruatları arasında bocalamaktansa, İslam’ın muhkem ayetleri üzerinde gençlerimize eğitim verilmesi daha faydalı olur. Müteşabih ayetler, anlaşılması zor ayetlerdir ve ancak Yüce Allah’ın bileceği ayetlerdir ki; bu durum ayetlerle sabittir. Temel emir ve yasaklardan bazılarını hatırlamakta fayda vardır: a-) Allah’a, peygamberlere, kitaplara, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine ve ahiret yurduna iman etmek. b-) Dini vecibelerini yerine getirmek. c-) Yalan söylememek, iftira atmamak, adil olmak, harama yönelmemek, emanete ihanet etmemek, ahde vefa göstermek ve haksız yere insan öldürmemek gibi 113 temel emir ve yasaklar vardır. Bu noktadan hareketle; bu emirler ve yasaklar Kuran’ın muhkem ayetleridir. Yalan söylemenin, iftiranın, haramın, haksız yere insan öldürmenin, zinanın ne demek olduğunu anlamak için herhangi bir tarikat veya cemaat önderine sormanın hiçbir akli yönü yoktur. Çünkü Kuran bu emirleri ve yasakları kimseye sormaya gerek duyulmayacak açıklıkta bildirmiştir. Bu nedenle en halis kaynağın Kuran olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Allah’ın anlaşılır temel emir ve yasaklarını içselleştirerek yaşayan müminlerin ne mezheplere, ne tarikatlara ne de cemaatlara ram olmalarına gerek yoktur. Bu muhkem ayetlerle insanlara bildirilen temel emirler ve yasalar aynı zamanda evrensel kurallardır ve tüm ülkelerde kendi gelenek, görenek ve dini inançlarına göre yaşanmaktadır. Hristiyan ve Yahudilerde de mezhepler ve tarikatlar vardır ve bu dinler de farklı anlayışlarla ve yorumlarla yaşanmaktadır. Yani tüm dinlerde dini bütünlük bozulmuştur. Bu hakikatleri göz ardı etmemek gerekir. İslam dinini tek bir mezhep üzerinden anlatmak da doğru değildir. Eğitim kurumlarında farklı mezheplere mensup gençlerimizin olduğu unutulmamalıdır. Hiçbir mezhep diğer mezheplerden üstün gösterilmemelidir. Mezhep seçmek bir tercih olarak kabul edilmelidir. Ve eğitim kurumlarında öğrencilerimize mezheplerin hiçbirinin gerçek anlamda İslam dinini temsil etmediği öğretilmelidir. Her bir mezhebin kendi coğrafyasında kendi din adamları vasıtasıyla İslam’ı yorumlaması olduğu özellikle belirtilmelidir. Bu nedenle farklı coğrafyalarda, farklı kültürel topluluklarda ortaya çıkan bu yorumların birbirini tekzip ettiği özellikle belirtilmelidir. Dini eğitimlerde şu gerçek ön plana alınmalıdır. Kuran’ın temel emir ve yasaklarına bakıldığında tamamının yüz on üç maddeden oluştuğu görülecektir. Eğitmenler, Müslümanların bu temel emir ve yasaklardan sorumlu tutulacağını öğretmelidir. Müteşabih ayetler üzerinde kafa yorarak, yanlış yorumlara savrularak gençlerin dinini sorgular hale gelmesini engellemelidir. İşte bu yanlış eğitim sistemiyle, hükümet yetkililerinin de alenen söylediği gibi İmam hatip liselerinde ve ilahiyat fakültelerinde yetişen öğrencilerimiz ya deist, ya da ateist olmaktadır. Günümüzün siyasi aktörleri, Siyasal İslamcı bir anlayışla genç bir nesil yetiştirme amacındadır. Bunun yanı sıra dini söylemleriyle okumayı, araştırmayı ve itiraz etmeyi insanların zihinlerinden söküp almaktadır. Kaderi farklı bir sunumla insanlara anlatmaktadır: Sürekli olarak fakirlik övülmekte ve fakirliğin zeminini sağlamlaştırıp, kendi iktidarlarının uzun dönem devamını sağlamak amacındadırlar. Devlet eliyle sadaka kültürü yaygınlaştırılmakta ve insanlar devlet yardımlarıyla ayakta kalmayı kabullenmektedir. İtaat kültürü insanların zihnine kodlandığından başlarına gelen fakirlik illetinin ve doğal felaketlerin Yüce Allah’tan geldiğine inanmaktadır. Yaşanan felaketlerde insanların hatası, ihmali ve kusuru hiçbir zaman sorgulanmıyor! Böylece toplum kör, sağır ve dilsiz bırakılmakta ve bu durum Siyasal İslamcı zihniyetin işine gelmektedir. Günümüz hükümeti, iş başına geldiği günden beri canhıraş bir şekilde çeşitli isimler altında vakıflar ve dernekler kurmakta, devlet imkânlarını bu vakıflara boca etmektedir. Böylece kendi inanç dünyalarına uygun robotlaştırılmış nesiller yetiştirmektedir. Gençlerin barınmasını ve eğitimini bu sakallı-cübbeli pedofili din simsarlarına emanet etmektedir. Bu iblis yuvalarında çocuklara cinsel taciz vakaları ortaya çıkmakta ve bu tecavüzcü şeref ve ahlak yoksunları ne yazık ki cezalandırılmamıştır. Son günlerde dini vakıfların ve derneklerin faaliyetleri: a-) Çocuklara kurbanın nasıl kesileceği öğretiliyor. b-) Mezar ziyaretleri ve mezar başlarında nasıl dua edileceği. c-) Ziyaret sonrası mezarlık ve mescit-cami temizliği. d-) Dini ve otoriteyi sorgulamamak. e-) Her mezhep ve tarikat şeyhleri, kendi inançlarını dayatarak dinde fırkalara bölünmelere neden olmaktadır. Oysa Kuran dinde fırkalara bölünmeyi yasaklamıştır. f-) Kuran’ı sadece Arapça okutmaktadırlar. Böylece Kuran’ın mesajlarının anlaşılmasını istemiyorlar. g-) Uydurulmuş hadisler üzerinden bir İslam anlayışı inşa etmişler ve bu hurafeleri genç nesillerin beyinlerine zerk ediyorlar. Şu gerçeği görmek zorundayız. Dini eğitimler zorunlu yapılarak, fen bilimleri devre dışı bırakılarak bilim insanı yetişmez. Müminler, bilim ve fen odaklı olmalıdır ki; Yüce Allah, kullarının ilim yapmalarını, akıllarını çalıştırmalarını ve düşünmelerini emretmektedir. Ayrıca aklını kullanmayanların başına bela yağdıracağını bildirmektedir. Konumuzun sonuna gelirken; din temelli vakıflardan, merdiven altı tüm tarikat ve cemaat yuvalarından çocuklarımızı korumalıyız. Siyaset kurumu da tüm bu kepazeliği dikkate alarak bu pislik yuvalarını ortadan kaldırmalı, cemaatlerden topladıkları yardımlarla elde ettikleri bankadaki paraları, menkul ve gayrimenkulleri devlete iade etmeli; taciz-tecavüz suçlularını da sözde şeyhlerin sakallarından tutup, adalet önüne çıkarmalıdır. İslam Peygamberi Hz. Muhammed, ilim konusunda şöyle söylemiştir: 1. "İlim öğrenmek kadın-erkek herkese farzdır." 2. "İlmin yarısı soru sormaktır." 3. "Kim ilim talep ederse; bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur." 4. "İlim Çin'de bile olsa gidiniz." 5. "İlim müminin yitik malıdır, nerede bulursa almalıdır." Bu hakikatler ışığında her Mümin kişi, hem ilim yapmalı, hem dini vecibelerini yerine getirmeli, hem de Kuran’ın açık ve net (muhkem) emir ve yasaklarını hayatının merkezine koymalıdır. Uydurulan hadislerle İslam dininin içine sokuşturulan tüm hurafeleri inanç dünyasından silip atmalıdır. Kendisini mezhep-tarikat sultasından kurtarabilen her Müslüman, Mümin olduğunun farkına varacaktır.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Halit Durucan imzasında diyor ki;

Dünyayı insanlar yönetseydi, yeryüzünde barış, adalet, sevgi ve esenlik olurdu.

Halit Durucan'ın Profili Halit Durucan'ın Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emre Bağce- 18 saat önce

Teşekkür ederim Barış Bey, var olun. Haklısınız. Um... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Barış Arsalan- 1 gün önce

Emre hocam, yerinde tespitlerinizle net bir farkınd... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Neslihan- 4 gün önce

Çok güzel bir yazı 👏 Başlangıçlar ve Sonları
Daha Fazlasını Gör