Okuryazar / Yazılar / Cihat, Savaşmak Değildir yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Hasret AKSOY
  • Kategori: Hukuk, Yaşam
  • Bu yazı Okuryazar’a 2 ay önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 142
3 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Cihat, Savaşmak Değildir

Cihat, Savaşmak Değildir

Cihad: İyilik ve Adalet Yolunda Bir Mücadele Bu akşam Mustafa Irmaklı ile cihad kavramı üzerine derinlemesine bir eğitim aldım. Öğrendiğim şeyler; cihadın sadece savaşla ilişkilendirilen bir kelime olmadığını, aksine hayatın her alanında bulunan ve İslam’ın temel taşlarından biri olduğunu gözler önüne serdi. Cihad, bir Müslümanın kendisiyle, çevresiyle ve en önemlisi de Rabbine karşı olan sorumluluğunu hatırlatan kapsamlı bir mücadele yoludur. Erbakan Hoca’nın tanımıyla cihad, Kur’an nizamını kurmak, korumak, güçlendirmek ve yaşatmak için tüm imkânlarımızla planlı, programlı ve teşkilatlı bir şekilde var gücümüzle çalışma sorumluluğudur. Şefkat ve merhamet temeline dayanan bu ibadet, insanlığa güven, umut ve adalet sunar. Cihad, İslam ahlakının merkezinde yer alan, insanı kendisiyle barıştıran ve tevekkül mertebesine ulaştıran bir kavramdır. Kur’an’da 500’den fazla ayette geçen cihad, ne yazık ki çoğu zaman terör şebekeleri tarafından tahribata uğratılıyor ve yanlış anlaşılıyor. Ancak aslında cihad, her Müslümanın hayatında iyiliği, adaleti ve huzuru yaymak için çaba göstermesidir. Bu anlamda, cihad bize yalnızca dünyada değil, ahirette de refahın ve huzurun kapılarını açan bir ibadettir. Cihadın en temel şartları; iman, bilgi, temsil ve dirayet. Öncelikle iman ve tevhid, cihadın ilk adımıdır. Bir Müslüman, Allah’a olan bağlılığını cihad ile gösterir. Bilgi ise Kur'an ve Sünnet'in ışığında, yaşanılan çağı anlayabilme becerisini içerir. Temsil ve tebliğ olmadan cihadın gerçekleşmesi mümkün değildir; çünkü insan, yaşadığı değerleri temsil edemezse onları başkalarına aktaramaz. Dirayet ise iyiliği hâkim kılmak için azimle ve kararlılıkla çalışmayı gerektirir. Cihad, şefkat ve merhamet temeline dayanan bir ibadettir. Bu kavram, toplumda adaleti sağlama sorumluluğunu yükler. Müslüman, bir araya gelerek iyilik için çabalarken, gücünü ihlas, istişare, samimiyet ve aksiyonla beslemelidir. Yaptığımız her iş, attığımız her adım, insanlığı kötülükten koruyacak ve yeryüzünde iyiliği hâkim kılacak bir çabanın parçası olmalıdır. Birlik olmamız, zorluklara karşı bilinçle ve ferasetle hareket etmemiz gerekiyor. Mezhepçilik, ırkçılık gibi ayrıştırıcı yaklaşımlar bizi bölerken; İslam’ın cihad anlayışı, birliği ve adaleti savunmamızı, vicdanımızı ahlakla harmanlayarak güçlü bir toplum oluşturmamızı emreder. Çünkü İslam, ahlak ve hukuku yaşanabilir bir dünyanın temeline yerleştirir. Sonuç olarak, cihadın kelime anlamı gibi, hayat boyunca iyiliği yüceltmek için azimle, imanla ve bilinçle gayret göstermek hepimizin üzerine farzdır. Adalet ve güzel ahlakın yol göstericiliğinde, tüm insanlık için barışı, huzuru ve güveni sağlamak adına cihada sıkı sıkıya sarılmalıyız. Cihad, hayatımızın her anına işlemiş ve Allah’a samimiyetle teslim olmanın en derin yoludur.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emircan ERDAL- 17 saat önce

Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları

Neslihan- 1 hafta önce

Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Daha Fazlasını Gör