- Yazar: Emircan ERDAL
- Kategori: Kişisel Blog Yazısı
- Bu yazı Okuryazar’a 3 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 948
Dinler Neden Yok Oluyor?
Oluyor mu? Kimisi bunu inkâr edecektir. Avrupa'da müslümanlığın arttığını, çeşitli medya kurumlarının verdiği gazlarla hareket edip böyle bir şeyin olmadığını söyleyebilir. Kaldı ki bu konuyu madem ele alıyoruz, tarihsel olarak da üstünkörü bir biçimde geçmekle geçmişe haksızlık etmiş oluruz. Bu metine ulaşanların bir kısmının kendi içinde şüpheleri ve araştırma isteğinin olacağını düşünüyorum; kaldı ki bu, belirli düşünce kalıplarında sıkışmak istemeyen önemli ölçüde kişiyi ilgilendirmektedir.
Ele alacağımız konu, bir yaratana ve öncesiz-sonrasız bir yaşamı içeren dinler olacaktır. Bu dinlerin muazzam derecede popüler olmasının sebebi de verdikleri güvendir. Paralel olarak, görüyoruz ki insanların ihtiyacı olan bir duygudur güven. Günümüzün hızlı değişiminde kendimize sıcak bir köşede battaniyeye sarılma isteği her zaman için bizi huzurlu kılan öğe olmuştur. Çünkü dışarısı tehlikelidir, bir sığınağa ihtiyacımız vardır. Yaşamları felaketlere en fazla açık olanlarsa bu sığınmayı daha çok arzulamıştır. Felsefe bu konuda bir kurtarıcıydı; çünkü insanlar felsefeyle çevrelerine mânalar yüklemiş, onları huzursuz eden sorulara kesin olmamakla birlikte açıklama getirebilmişlerdi. Antik yunanın etikle ilgilenen bazı filozofları tahlilleri sonrasında bir Tanrıya ulaşmış, ve bu filozoflardan Platon, Aristotales, Platinous gibi isimlerin kitapları hem müslüman hem hristiyan dinine katkılarda bulunmuştur. Felsefeyle güçlendirilmiş dinler bilimsel ilerlemenin yokluğunda yüzyıllarca insanlarla birlikte olmaya devam etmiştir.
İNSANIN DOĞAYI ANLAMA ÇABASI
Copernicus, Galileo, Newton ve daha niceleri.. Bu isimlerden özellikle Newton yazdığı Principia'sında doğayı mekanik ilkelere(1) göre açıklamaya çalışmıştır. Burada her şeye el atan Tanrı bir adım geri plana geçip artık sadece bu mekanik sistemi başlatan konumuna geçmiştir. Diğer aydınlanma çağı insanlarıyla beraber, insanların doğal olaylara açıklama getirebilmesi ve kontrol etmeye başlamalarıyla çağların karamsarlığı yerini bir neşeye bırakmış ve en başta bahsettiğimiz Öncesiz-sonrasızlık ve Tanrı öğeleri tamamen dışarı atılmaya başlanmıştır. Artık insanların ellerinde gözle görülebilir kanıtlar vardı. Artık onlara arayabileceği güveni veren bir dünya vardı. Günümüze geldikçe bilgi birikiminin artışıyla, insanların karşı dünyada aradıkları cennet dünyamıza taşınmaya başlamıştır.
BUNDAN SONRA NE OLACAK ?
Görüşüm, bu dünya ne kadar insanların hayal ettikleri cennete ulaşırsa, dinler de o ölçüde kaybolacaktır. Birçok inançta bir kıyametten söz edilir. Böyle bir şey gerçekleştiği takdirde insanların bugüne kadar doğa hakkında bildiği bütün doğruların çökmesi anlamına gelebilecek bir kıyamettir bu. O yüzden şu soruyu sormak gerekiyor: İnsanlar sığınak arayışlarında dini reddederken gerçekten sağlam dayanakları seçiyorlar mı ? Yaşam sorguladıkça ilerler, ve bunu bıraktığımızda ruhumuz çürümeye yüz tutmuş demektir.
________________________________________________________________________________________
1: Bugün var olan fizik görüşü doğada tamamen bir kaosun hüküm sürdüğüdür.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Emircan ERDAL imzasında diyor ki;
Sorumluluğumuz kadar hak ederiz.
Emircan ERDAL'ın Profili Emircan ERDAL'ın Tüm YazılarıBu Yazının Yorumları
Emre Bağce- 1 hafta önce
Mustafa Atagün- 1 hafta önce
Emre Bağce- 2 hafta önce