- Yazar: Emircan ERDAL
- Kategori: Kişisel Gelişim
- Bu yazı Okuryazar’a 3 yıl önce eklendi ve şu anda 2 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 890
Ertelenmiş Hayat
Bu yazıya da çevremize şu anda bakarak başlayalım. Ne görüyorsunuz ? Gördükleriniz size ne hissettiriyor ? Kendi açımdan söylemek gerekirse tekdüzelik, aynılık görüyorum. Çünkü bu yazıyı yazmaya dönüp 5 dakika sonra yine baksam aynı manzarayı göreceğim. 1 saat sonra da öyle.. E sonra ?
Benim gibi hissetmeyenleri tenzih ederek başlıyorum. Ama benimle aynı duyguları paylaşıyorsanız bugün ne gibi tehlikelerin içinde bulunduğumuzu kısaca özetlemeye çalışacağım. Kararlardan sürekli vazgeçme veya pişmanlık duyma eğilimlerimiz, atıl davranışlarımız, erteleme güdülerimizin gözlerimizin maruz kaldığı şeye karşı hissettiklerimizle büyük alakası var. Elektriklerin kesildiği zamanı düşünelim. Elektriğe ne kadar muhtaç olduğumuzu, birçok eylemimizin elektriğe bağlı olduğunu o zaman anlıyoruz. Sadece elektrik değil, Bugün bu noktaya gelebilmek için on binlerce yıl -ilkel- insanın üstüne neler koyduğumuzu düşünebiliyor musunuz ? Bugün hepsi hayatımıza çapalanmış durumda. Esprilerimize bile konu olmadı mı, akıllı telefondan önce bir nasıl yaşıyorduk sözleri ?
Psikoloji konuşmaya başlamadan önce Freud'u anmazsam ritüelimi tamamlayamam. Bağlamımıza uygun sözü şuraya paylaşıyorum: “İnsan bir şeyden haz alabilmek için o şeyin yokluğunu, ızdırabını tatmaya muhtaç. Açlık gibi, soğuk gibi, yalnızlık gibi. Ama istenen bir kere ele geçti mi verdiği haz yok oluyor. Yani geçici tatminler mümkün ama mutlu bir halde, sürekli kalmak imkansız."
Giydiklerimiz, yediklerimiz, kullandıklarımız, kültür kaputlarımızla bu dünyadayız bugün. Peki neyi unuttuk ? Ölümü. Yakınlarımızı kaybettiğimizde hatırlasak da, ölümün gölgesinin her an üzerimizde bizi her an avlamaya hazır olduğunu unuttuk. Yazının başında baktıklarımız hala duruyor olsa da dinamikler öylesine kırılgan ki gölgeyi savuşturmak imkansız. Freud'un alıntısının bu konuyla alakası ne ? Yahu ben diyorum ki yaşadığın her saniyenin değerini anlaman için hadi bir kez öleyim de anlarım diyemezsin! Ne yapabilirsin? Ölümün bilincinde oldukça yaşadığın her saniyenin, baktığın manzaranın, bir parçası olduğun ailenin, eşinin, ulusunun, canlıların ve bütün bir evrenin kıymetini hatırlayamazsın. Verdiğin kararların arkasında durmazsın çünkü nasıl olsa hayat uzun vazgeçip daha iyi hazırlanıp yeniden karar vereceğini sanırsın.
Birçoğumuzun hayatı öyle ürkek geçiyor ki Doğan Cüceloğlunun dediği gibi 16'sında ölüp 70'inde gömülüyorlar. Fakat bunun için adım atabiliriz. Bu yazımda nitelikli bir çözüm önerisi yok, ama konuyu eşelemeye yetecek küreği vermeye çalıştım. Daha ileri okuma için Doğan Cüceloğlu'nun 'Savaşçı' kitabına bakabilirsiniz.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Emircan ERDAL imzasında diyor ki;
Sorumluluğumuz kadar hak ederiz.
Emircan ERDAL'ın Profili Emircan ERDAL'ın Tüm YazılarıBu Yazının Yorumları
- Efdal Alper İnanılmaz bir yazı elinize,zihninize sağlık, keyifle okudum.
- 1 Yanıtlar
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Emircan ERDAL- 21 saat önce
Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları
Neslihan- 1 hafta önce
Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Emre Bağce- 2 hafta önce
Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...