Okuryazar / Yazılar / Felaketler Neden Hep Bizi Buluyor? yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Burcu Biter
  • Kategori: Toplum, Yaşam
  • Bu yazı Okuryazar’a 5 saat önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 62
2 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Felaketler Neden Hep Bizi Buluyor?

Felaketler Neden Hep Bizi Buluyor?

Polonyalı büyük sosyolog Bauman ‘‘Akışkan Korku’’ adlı kitabında, milenyum çağının her yerde ansızın karşımıza çıkabilecek olan muhtelif korkuların mevcut olduğu bir çağ olduğundan bahseder. Felaketler korkutucudur ama daha da korkutucu olan şey ise bireyselleşmiş ve tüketim çılgınlığına kapılmış bir toplumda, felaketlerin başımıza gelme olasılığına hiç kimseyi inandıramamaktır. Bauman bu noktada Jean-Pierre Dupuy’a atıfta bulunur. Dupuy’un gözlemlerine göre, mevcut toplumsal yapıda ‘‘bir felaketin duyurulması hareket tarzımızda da düşünce şeklimizde de gözle görülür bir değişiklik yapmıyor. Haber verilmiş olsa bile insanlar öğrendiklerine inanmıyor.’’ Bu çarpıcı gözlemin sonucunu Bauman şu şekilde aktarıyor: ‘‘Bir felaketi önlemenin en müthiş engeli inanılmazlığıdır…’’ (Bauman, 2020, s. 24-30). Evet, tüketimin rüzgarına kapıldığımız günümüz toplumunda hiçbirimiz başımıza bir felaket gelme olasılığını aklımızın ucundan dahi geçirmiyoruz. Zannediyoruz ki (pankartta da yazdığı gibi) hep tanımadığımız insanlar ölecek. Asla bir felakete uğrayacağımızı düşünmediğimiz için bir çözüm yolu bulmakla da meşgul olmuyoruz. O kadar alışmışız ki eşyaları, duyguları, durumları, hayalleri, mutlulukları, üzüntüleri, hayal kırıklıklarını ve insanları tüketmeye… İşte bu yüzdendir ki koca bir felaketin yaşanmasından sadece bir iki gün sonra o felaketin yaşandığı yerin yakınlarında eğlenceler, gülüşmeler ve gece sefaları arsızca, umarsızca, pervasızca devam edebiliyor. Bir felaket ancak gözle görülebilir olduğunda en azından küçük bir kısmımız için birkaç günlük bir kafa meşguliyeti yaratabiliyor. Birbirimizin o derece farkında hatta umurunda değiliz ki felaketler asla peşimizi bırakmıyor; doğal felaketler, kişisel felaketler, duygusal felaketler, toplumsal felaketler, ekonomik felaketler… Ayan beyan ortada olan şeyler dahi asla umursanmıyorken pek çoğumuzun içinde kopan fırtınaları nasıl dindireceğiz? Bencil olmamak lazım. ‘‘Aman ben kurtuldum, gerisinin canı cehenneme’’ diyebilecek kadar vicdansız olmamak lazım. ‘‘Bana zaten bir şey olmaz’’ diyecek kadar akılsızlaşmamak ve robotlaşmamak da lazım elbet. Bir yerde çamur varsa bu herkesin suçudur ve günün sonunda fildişi kulesinde oturana da bulaşır. Şayet herkesi dibe çeken bir bataklık hasıl olmuşsa da o bataklığı kurutmak bir ya da birkaç kişinin çabasıyla değil, herkesin ortak uğraşıyla mümkün olur. Herkesin yüzünün güldüğü bir toplum imkânsız değildir. Yeter ki hepimiz elimizi taşın altına koyup oturup konuşalım. Öyleyse yine Bauman’ın görüşleriyle noktayı koyalım: ‘‘Hiçbir tehlike ihmal edilebilir olasılık şeklinde görülenler kadar fena değildir, hiçbir felaket de o kadar sert vurmaz; bunların olasılık dışı olduğunu düşünmek ya da hiç düşünmemek bunların olasılık dışının gerçekliğe dönüştüğü noktaya ulaşmadan ve gelişini önlemek bir yana, etkisini hafifletmek amacıyla çok geç olmadan durdurmak için hiçbir şey yapmamanın mazeretidir.’’
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Burcu Biter imzasında diyor ki;

''Ütopya ülkesinin olmadığı hiçbir dünya haritası bakmaya değmez.'' Oscar Wilde

Burcu Biter'ın Profili Burcu Biter'ın Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emre Bağce- 1 hafta önce

Teşekkür ederim Serap Hanım, var olun. Yüzleşme

Serap yıldız- 1 hafta önce

Cok guzel Yüzleşme

Rabia Darama- 2 hafta önce

Aşıkkk oldummm😍 Başlangıçlar ve Sonları
Daha Fazlasını Gör