Okuryazar / Yazılar / Göç Kıskacında Türkiye’de Mülteci Eğitim Sorunsalı yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

1 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Göç Kıskacında Türkiye’de Mülteci Eğitim Sorunsalı

GÖÇ KISKACINDA TÜRKİYE’DE MÜLTECİ EĞİTİM SORUNSALI Anadolu coğrafyası jeopolitik konumu ve transit yol güzergahların ortasında yer almasından dolayı göç konumun ana kesişme noktasında bulunmaktadır. Uzun bir göç ve göçmenlik tarihi olan Türkiye günümüzde sığınmacı, mülteci, düzensiz göçmen ve göçmen işçilerin merkezi durumuna gelmiştir. Bununla birlikte Türkiye, özellikle Asya ülkelerinden ve komşu ülkelerden gelip transit geçiş bekleyen göçmenler ve Suriye’den kaçan sığınmacıların ilk ulaştıkları ülke olarak da bilinmektedir. Türkiye, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yüz yüze olduğu göç olgusunun etkisini son yıllarda önemli düzeyde yaşamaktadır. Türkiye’ye göç 1980’lere dek nispeten yavaş bir ivmeyle devam etmiş ve özellikle komşu bölgelerde yaşamakta olan ve etnik Türklerin ülkeye kabulünü kapsamıştır. Türkiye’yi tercih eden göçmenlerin daha çok Afganistan, Irak, Azerbaycan, İran, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Irak ve Suriyeliler olduğu anlaşılmaktadır. Bu ülkelerde artan terör eylemleri, iç savaşlar, ekonomik sorunlar ve eğitim beklentisinin göçe temel neden teşkil ettikleri söylenebilir. Özellikle 2011 yılından sonra Suriye iç savaşından sonra Türkiye, Suriye mültecilerinin en çok gittiği ülkelerden biri olmuştur. Bu süreç içinde Türkiye’nin neredeyse tüm il ve ilçelerinde Suriyeli mültecilerin olması Türkiye’de bir Suriyeli mülteci sorunu ortaya çıkarmıştır. 2021 yılına kadar 4 milyona yakın Suriyeli insanların Türkiye’de oldukları bilinmektedir. Arada tam 10 yıl geçmesine rağmen hala toplumsal sorun olup ve neredeyse Türkiye’de yetişen bir neslin ekonomik, sosyal ve kültürel entegrasyonun yanında eğitim sorunu en büyük sorun olmuştur. Ülkemizde son zamanlarda Afganistan’da da hızlı bir mülteci akını yaşamaktadır. Türkiye’de yaşayan mültecilerin eğitimde yaşadıkları bir entegrasyon sorunu bilinmektedir. 10 yıllık Suriye tecrübesi bunu bizlere göstermektedir. Bunun yanında Irak Savaşı’ndan kaçanlar, Mısır’da Sisi’den kaçanlar, Filistin’de kaçanların Türkiye’ye yerleşmeleri ve son zamanlarda Arap ülkelerinden Türkiye’de ekonomik, sosyal ve eğitim amaçlı gelen ailelerin Türkiye’de Arap nüfusunun yükselmesine sebep olmuştur. Elbette gelişmiş ülkelerde bu tür göç akımlarının olması normal ancak bu sorun tamamen siyasi ve sosyolojik sebeplerin yanında bir de eğitim sorunu ortaya çıkarmasına sebep oluyor. Mülteci halklarının Türkiye’de eğitim sorunu ile yüzleşmesine sebep olmakla beraber, ülkemizde verdiğimiz eğitim politikalarının uzun vadede mülteci halklarının Türkiye’de entegrasyon sorununu atlatmalarında etki etmediğini görmekteyiz. Göçmenler için eğitimin bir önemi, eğitimin göçmenlerin yerleştiği ülkeye uyumunu kolaylaştırmasıdır. Eğitimin bir diğer önemi ise ırk ayrımcılığının ve göçmenlere yönelik önyargının eğitim yoluyla en aza indirilmesidir. Hem mülteci halkların göç ettiği Türkiye ile entegrasyon sorunu hem de Türkiye halkının mülteciler ile entegrasyon problemlerini en iyi bir şekilde aşacakları yegâne faktör eğitimdir. Türkiye gelecekte sosyal yapının değişimi demografik yapının planlamasını da eğitim üzerinde başarıya ulaştırabilir. Türkiye’de Göçmenlerin Eğitimi? 2011 Suriye savaşına kadar Türkiye’de yaşayan göçmen, mülteci ve sığınmacıların aldıkları eğitimler tamamen oturum izinlerine, çalışma izinlerine göre şekillenmekteydi. Genellikle devlet okullarında herhangi bir müfredat değişikliği olmaksızın MEB çatısı altında devlet okullarına veya özel okullarda eğitim almaktaydılar. Türkiye’de uluslararası yabancı okulların verdiği eğitim programlarına göre kayıt yapmaları ise tamamen serbestler. Suriye savaşının patlak vermesiyle beraber sayıca çok fazla olan Suriye mültecilerin eğitim konusunda belirli çalışmalar başlamış oldu. Türkiye’de yabancıların genellikle uluslararası yabancı okulları ve özel okulları tercih etmeleri ise tamamen oturum izinleri ve çalışma izinleri ile ilgili prosedürler etkili olmuş bazı veliler ise ekonomik seviyelerine göre bu okulları tercih etmişlerdir. MEB bu konuda inisiyatif olarak genel bir çalışma yapmamış mevcut sistem içinde değerlendirmeler ve çalışmalar yapmıştır. 2013 yılından sonra Suriye’deki karışıklığın belirsizliğini koruması ve 1 milyon civarındaki okul çağı çocuklarının sorunları Türkiye devletini eğitim alanında kapsayıcı tedbirler almaya mecbur bırakmıştır. Bu doğrultuda MEB 26 Nisan 2013 tarihinde yayımladığı genelge ile Suriyelilerin eğitim sorunlarına çözüm bulmaya çalışmıştır. “Ülkemizde Kamp Dışında Misafir Edilen Suriye Vatandaşlarına Yönelik Tedbirler” başlıklı genelge MEB tarafından yayımlanan ilk resmî belgedir (MEB, 2013a). Fakat bu genelge ile eğitimin içeriği ile ilgili bir çalışmadan ziyade bu öğrencilere ders verilebilecek ortamların belirlenmesi ve sağlanması ile ilgili olduğu görülmektedir. Daha sonra 26 Eylül 2013 tarihinde “Ülkemizde Geçici Koruma Altında Bulunan Suriye Vatandaşlarına Yönelik Eğitim Öğretim Hizmetleri” başlıklı daha kapsamlı bir genelge yayımlanmıştır. Genelgede temel olarak değinilen hususlar ise 26 Nisan’daki genelgede değinilmeyen öğretmen istihdamı, müfredat, öğrencilerin kaydedilmesi ve Türkçe derslerinin verilmesi gibi hususları içermektedir (MEB, 2013b). Bu genelge ile Geçici Eğitim Merkezleri kurulmuş, Suriyeli öğretmenlerin görevlendirilmesi ve Arapça müfredatın uygulanması kararlaştırılmış ve Türkçe dersi isteyenlere verilmiştir. MEB, 23 Eylül 2014 tarihinde 2014/21 sayılı “Yabancılara Yönelik Eğitim Öğretim Hizmetleri” başlıklı bir genelge daha yayımlamıştır. Bu genelge ile Suriyeli öğrencilerin kayıt işlemleri ve denklik işlemleri kolaylaştırılmış, Geçici Eğitim Merkezleri dışında yerel okullara kayıt yaptırılmasının önü açılmış, öğrencilerin takip ve not işlemlerinin yapılması için Yabancı Öğrenci Bilgi Sistemi (YÖBİS) kurulmuş ve Türkçe dersleri müfredat olarak okutulmuştur (MEB, 2014). Zorunlu eğitim çağında ana dili Türkçe olmayan göçmen öğrencilere yönelik uygulamalarda 2014 öncesine ait kapsayıcı bir uygulamaya rastlanılmamıştır. 2014/21 sayılı MEB genelgesi ile Yabancıların Türkçe öğrenebilecekleri programlar başlamıştır. Göçmen öğrencilerin Türkçe öğrenebilmelerine olanak sağlayan ilk uygulama “Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü” tarafından tanımlanan ve “Avrupa Diller İçin Ortak Çerçeve Metni” ne göre geliştirilen “Yabancılar İçin Türkçe” modüler programlarıdır. Bu modüler programlar sayesinde yabancı öğrenciler ya da yetişkin kişiler Türkçe öğrenme şansına sahip olmaktadırlar. Göçmen öğrencilere bu modüler program sayesinde yerel okullarda ve Geçici Eğitim Merkezlerinde Türkçe dersleri verilmektedir. Türkiye’de Suriyeli öğrenciler ya doğrudan örgün eğitim kurumlarına ya da Geçici Eğitim Merkezlerine kaydedilmektedirler. Millî Eğitim Bakanlığı ile AB Türkiye Delegasyonu arasında “Türkiye’deki Mülteciler için Mali Yardım Programı” anlaşması (FRIT) çerçevesinde imzalanan sözleşme ile Suriyeli çocukların Türk Eğitim Sistemine entegrasyonunda Millî Eğitim Bakanlığının faaliyetlerini desteklemeyi amaçlayan bir proje olarak başlamıştır. Bu proje ile Suriyeli öğrenciler 8 ay boyunca haftalık 15 saat Türkçe kursu almaktadırlar. Kurs süresi boyunca kullanılan ders kitapları ise Yunus Emre Enstitüsü tarafından hazırlanan “Türkçe Öğreniyorum 1-2-3-4” kitaplarıdır. Projenin genel amacı, geçici koruma altındaki Suriyeli vatandaşların Türkiye’deki eğitime erişim sağlamalarına katkı yapmak ve Geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin Türk Eğitim sistemine uyum sağlamalarına yönelik çabalarında Millî Eğitim Bakanlığını desteklemektir. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Göç ve Acil Durum Eğitim Daire Başkanlığı’nın YÖBİS (Yabancı Öğrenci Bilgi İşletim Sistemi) ve e-Okul ile Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerini kullanarak paylaştığı okullaşma oranları, belirgin bir iyileşmeye işaret ediyor. Ancak, eğitim çağındaki yaklaşık 400 bin Suriyeli çocuğun örgün eğitim sisteminin tamamen dışında olduğu görülüyor. Okullaşma oranları, illere göre de belirgin biçimde farklılaşıyor. Örneğin, Hatay, Şanlıurfa, Kilis ve İstanbul’da oranlar %40-%50 arasındayken, Ankara, Diyarbakır ve Mardin’de oranlar %20-%30 arasında seyrediyor. SONUÇ OLARAK… Türkiye 21. yy’de dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelerden en çok etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Küresel bir yapılanmanın etkili olduğu bu yüzyılda Türkiye odak ülkeler arasında yer almaktadır. Bölgede yaşanan savaşlar, siyasi gelişmeler ve kurulan yeni düzlemlerden dolayı birçok insanın sığınacağı ve güveneceği ülke Türkiye olmuştur. Tarihsel geleneğimizde yer alan sığınmacılara kapılarını açan bir anlayıştan da ödün vermemesi bunun en büyük kanıtıdır. Süreç bu şekilde devam ederken siyasi, sosyal ve ekonomik olarak ülkemize gelen milyonlarca mülteci oluşmuştur. Bu mültecilerin uzun vadede ülkemizde yer alması ve sosyal yapının bir parçası olması kaçınılmazdır. Ancak bu sosyal yapıyı oluştururken toplumsal bir birliktelik belirli kriterler üzerine kurulup entegrasyonunu yapmak ise elzemdir. Aksi takdirde dünyada birçok örneği olan toplumsal bir kırılma olmasına sebep olabilecektir. Sosyal yapının oluşumunda belirlenecek unsurlar ise tarihimizde gün gibi ortadadır. Osmanlı tebaası oluştururken bölgesel kriterleri göz önünde bulundurarak yüzyıllar boyunca refah içinde devlet ve millet anlayışını temellendirmiştir. Bu politika ile devasa imparatorluk bir sosyal yapı üzerine kurulmuş Anadolu’da yaşan halk ile Arap Yarımada’sında yaşayan halk bir anlayışın birlikteliği üzerinde kuruldu. Nitekim ABD kuruluşunda ise kuzey ve güney iç savaşı sonlandıran anlayış yine Amerikalı olma anlayışı bitirdi. Özellikle ABD göç konusunda 19. Yy ve 20. Yy da farklı etnik gruplardan büyük göçler aldı. ABD’yi süper güç yapan temellerden bir tanesi de bu göçlerdir. Bu göçlerden sonra Amerikalı anlayışı birliktelik ve merkezi otoriteyi sağlamasını sağladı. 21. yy. Türkiye’de veya herhangi bir ülkede farklı etnik grupların bir arada yaşadığı ülkelerde bu birlikteliği modern bir birlikteliğin yanında tarihsel bir birliktelik ile belirlenmelidir. Bu anlayışı stratejik bir o kadarda zaruri olan birlikteliği yapabilecek faktör eğitim üzerinde yapmak olacaktır. Suriye örneğinde olduğu gibi 10 yıl geçmesine rağmen toplumsal bir entegrasyon yapılmadı. Türkiye’de doğan Suriyeli çocuklar bile Türkçeyi tam olarak konuşamamaktadır. Belirli kantonlar oluşturulmakta ve bu mahallelerde kendi içerisinde farklı bir sosyal yapı oluşmaktadır. Bahsettiğimiz zaman 10 yıl gibi bir sürede istenilen bir entegrasyon kazanımı oluşmamıştır. Arap kültürü oluşumu zara değildir ancak Türk halkı bu entegrasyon sürecini kendi içinde de yaşayamamıştır. Entegrasyonu hızlandıracak ve ilk adımı olacak faktör yaşadığı ülkenin dilini bilmek ve kültürel yaşamı, sosyal yapısı, siyası durumu ve ekonomik faaliyetleri bilmeleri olacaktır. Bu ilk adımın gerçekleşmesi için de mülteci halklara durumu kolaylaştıracak ve stratejik bir eğitim programı ile olmalıdır. Türkçeyi konuşmaları veya Türkleri tanımaları tek başına bir anlam ifade etmez aynı zamanda içinde yer almalarını ve belirlenen ana kriterlerde buluşmalarını sağlamakla olur. Yapılacak eğitim programı entegrasyonu oluşturacak ve belirlenen birliktelik anlayışını oluşturacak bir müfredatın yanında bütünlük arz etmeli. Bu eğitim programı okul ile sınırlandırılmamalı aynı zamanda sosyal medya, sivil toplum çalışmaları, kültürel ve sosyal etkinlikler ile bütüncül bir çalışma gerektirir. Aksi takdirde sadece Türkçeyi öğretmekle kalırız. Bu çalışmalar tüm kamu kurumlarının ortak bir koordinatörlüğün çatısında gerçekleştirilmeli. Yapılacak program sadece mültecilere yönelik değil aynı zamanda Türk halkını da içerecek bir çalışma olmalı çünkü entegrasyon tek taraflı olması mümkün değildir. Mevcut sistem içinde devam edilmesi halinde bu sosyal yapı tamamen kırılır telafisi olmayan sonuçlar doğurabilir.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emircan ERDAL- 2 gün önce

Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları

Neslihan- 2 hafta önce

Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Daha Fazlasını Gör