Hayatını ve Fikrini İlime Adamış Müslüman Bir Alim "Fuat Sezgin"
Fuat Sezgin 24 Ekim 1924'te Bitlis'te doğdu. İlkokulu doğu Bayezıt, ortaokulu ve liseyi Erzurum'da okudu.
1943 yılında İstanbula geldi, çok büyük hayallerle.
Ama bir arkadaşının teklifi üzerine katıldığı bir konferansta artık hayata bakış açısı değişecekti.
O artık Helmut Ritter'ın öğrencisi olacaktı.
Ritter'ın tavsiyesi üzerine İslam Bilimine yönelir.
Ve İslam Bilminin bilinmeyen yüzlerini ortaya çıkarmak için ömrünü feda eder.
1954 yılında Buhari'nin bilinenin aksine sözlü kaynaklara dayandığı tezini ortaya atar, ve bu tez oryantalist çevrelerde büyük yankı uyandırır.
35 yaşına geldiğinde bir sabah eline aldığı gazetenin başlığında '147'likler olarak manşetlere düşen 147 akademisyenin üniversiteden atıldığını ve o akademisyenlerin arasında kendi ismini görünce üzülür. Ama yıllar sonra bu olayı bir çocuğun yaptığı yanlış olarak görüp affettiğini belirtir.
Bu olaydan sonra Frakfurt'a gitmek zorunda kalır.
Ve 1966 yılında Frankfurt Üniversitesi'nde profesör olur.
Orada Ursula Sezgin ile evlenir ve Hilal adında bir kızları olur.
1982 yılında Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsünü ve müzesini kurar.
2008 yılında İslam Bilim ve Teknoloji Tarih Müzesi.
2013 yında Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Enstitüsü'nü kurar.
Ve 30 Haziran 2018 tarihinde gözlerini dünyaya yumar..
Buraya kadar yazdığım şeyler bilgi. Pek işimize ve hayatımıza uygulayacağımız şeyler değil, önemli kısma şimdi geçelim;
Fuat Sezgin bugünün dünyadan ve İslam toplumundan bihaber gençlerine mükemmel bir örnektir.
Yaşantısıyla, duruşuyla, fikir cihadıyla, kararlığıyla...
Onun hayatı İslam toplumunun kaybettiği kimliğini tekrar bulma umuduyla yola çıkan bir mücahidin öyküsüdür.
Onun hayatında şan ve şöhret gibi kelimeleri bulamassınız, çünkü hiç bir zaman ucuz şeylerin peşinde koşacak kadar zamanının olmadığına inanıyordu.
Hergün 17 saat çalışarak ve vaktinden zaman çalmasın diye kahvaltı ve öğle öğünlerini peynir ekmekle geçiriyordu.
İşte böyle bir insanın şan ve şöhret peşinden koşmadığının kanıtıdır bu cümlelerim.
Ya da kendi ağzından dinleyelim Fuat Sezgin'in hayattaki amacını;
'Gayretimin bir kısmı bilim dünyasına hizmet ama diğer çok mühim bir gayesi ise;
Koskaca bir İslam aleminin yitirmiş olduğu kendine hürmeti, güveni ve insanlık tarihindeki yerini hatırlamak kaybettiklerini iade etmek içindir.'
Belki de Fuat Sezgin'i Fuat Sezgin yapan bu amaçtı.
Sadece kendi çıkarını düşünseydi belki yıllar sonra ismi bu derece hürmetle anılmıyacaktı.
O kendine değil milletine bir şeyler bırakmak istedi.
Gençler bugünün müslümanlarındaki en büyük tehlike düşüncelerine sinmiş 'Aşağılık kompleksi'dir.
Bu aşağılık kompleksini hem kendi içimizdeki insanlar bize empoze etti hem de batı.
Ama ilerlemek ve gelişmek istiyorsak ilk olarak bu aşağılık kompleksinden kurtulmalıyız, Hem de hemen!
Bir toplum, kendi düşünceleriyle, kültürüyle, değerleriyle, bilimiyle var olur.
Unutmamalıyız ki unutturulan ve unutturulmaya çalışılan geçmişimizi tekrar hatırlamak, üzerine düşünmek ve yeni şeyler geliştirmek zorundayız.
Sağolsun Fuat Sezgin ve onun yolundan giden dostlarına.
Onlar az da olsa yolumuzu açtılar, ışığı çok iyi göremesek de önümüzde bir aydınlığın var olduğuna bizi inandırdılar.
Allah hepsinden razı olsun.
Perdelenmiş birtakım gerçekleri ortaya çıkarmak için İslam bilimler tarihi alanında bir ömür adayan Fuat Sezgin'in bizlere bıraktığı tavsiyeleri de unutmadan aktaralım.
- Dünyanın nimetlerinden feragat edebilmek
- Allah korkusunu tüm şuurumuzda hissedebilmek
- Masa başında oturmak ve okumak
- Dil korkusunu yenip hemen gramere sarılmak
(Fuat Sezgin'in hayatından çok az şeye değinebildim; kusuruma bakmayın. Yanlış yazdığım birşeyler de varsa affınıza sığınıyorum.)
Vesselam...
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Bu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Emircan ERDAL- 18 saat önce
Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları
Neslihan- 1 hafta önce
Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Emre Bağce- 2 hafta önce
Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...