- Yazar: Muhammed ÇELİK
- Kategori: Toplum, Deneme
- Bu yazı Okuryazar’a 2 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 416
Kelimeler İmparatorluğu
Dil bir bütündür. Bir bütünlük içerisinde ele alınan dilde ise farklı dünyalar yaratılabilir. Herkes kendi cümleleriyle padişahının da kendisi olduğu bir imparatorluk kurabilir. Kurduğu imparatorluğuyla başka imparatorlukları veya ülkeleri işgal ya da fethedebilir. İşgal ve fetih!
Elbette, "işgal" ve "fetih" kavramları anlamları itibarıyla sebep oldukları sonuçlarından dolayı birbirinden farksız da değillerdir. Bir ülkeyi işgal eden kendisine işgalci değil de "fatih" hitabına muhatap kılınırken işgal edilen memleketin sahipleri toprağını işgal edene "fatih" demez aksine "işgalci" diye hitap ve tahkir eder. Bu durum tarih boyunca hep böyle olagelmiştir.
İnsanlık tarihinde değişen bir durum da olmamıştır maalesef. Hayat ne gariptir ki bu durum dünyanın her yerinde böyledir. Peki, gelecekte bir şey değişir mi, bu bilinmez ama bilinen şu ki insanlık hayatı bir "işgal" ve "fetih" döngüsünde evirilip gidecek gibi.
Şimdi konuyu iyice dağıtmadan dil konusundan devam edelim. Dil muazzam bir şeydir, harikulade bir varlıktır. Ne anlatarak ne de yaşayarak bu mefhum ve kavramın anlamını tam anlamıyla idrak edip anlayabiliriz. Çünkü dil anlatılarak anlaşılmaz. Anlaşılsa dahi tam olarak dilin bütün inceliklerini öğrenemeyebiliriz. Öğrensek bile hayatımızda pratiğe dökemeyebiliriz. Neden mi? Çünkü her geçen gün dünya halkları veya en azından bizim toplumumuz daha az kitap okur hale geldi. Tabii bu durum da doğal olarak hatip-muhatap dengesini bozmaktadır. Hatip muhatabının bilgi seviyesinin üstünde konuşursa kendi kendine konuşmuş olur. Bir nevi suyun üzerine yazı yazmaya benzer bu durum. İşte "okuma" burada imdadımıza koşar. Ve diyoruz ki okuyan bilir.
Bir toplumun gelişmesi için herkesin okuması gerekir. Evet, bir çobanın da okuması gerekir. Koyunların nasıl daha iyi güdüleceğini bilmelidir. Hangi meralarda daha güzel otlakların olduğunu araştırmalı ve koyunlarını da ona göre otlatmalıdır. Biz buna "okumak" diyoruz. Okumanın içeriğini de farklı başlıklara ayırabiliriz. Asıl konudan kopmadan başa dönecek olursak; kullandığımız dil hakkındaki bilgilerimiz çok iyi olmalıdır.
Öyle ki sahip olduğumuz dil bilgimizle kendimizce bir imparatorluk kurmalıyız. Herkes kurduğu imparatorluğa farklı isimler verebilir. Ama ben buna "Kelimeler İmparatorluğu" ismini vermek istiyorum. Kelimeler İmparatorluğu, hayatımızdaki en önemli varlığımız olmalıdır. Bu imparatorlukla bir yerleri ne işgal edeceğiz ne de fethedeceğiz.
Herkes kendi kelimelerinin sınırları içerisinde yaşayacak ve hiç kimse de bir başka imparatorun ülkesine saldırmayacak veya tecavüz etmeyecek. Hatta hayati meseleler için dahi kelimeler bir silah gibi kullanılmayacak ve bu silah namlusu başka ülke vatandaşlarına da doğrultulmayacak. Kelimelerin özgür ve imparatorun da iradesi hür olduğu kadar ülkenin halkı da en az kelimeler ve imparator kadar özgür ve refah bir hayata sahip olmalıdır. İmparator ve tebaa hayatı böyle güzel bir şekilde devam ederken imparatorluklar arasında birtakım anlaşmazlıklar ortaya çıktığı zaman ne yapmak gerekir?
Evet, böyle bir durumda Kelimeler İmparatorluğu'nun içerisindeki ana kavram ve mefhumlar –akıl mekanizması- derhal harekete geçip olaya el atmalıdır. Burada imparatorun kendi imparatorluğuna layık görüp seçtiği kavramlar son derece önemlidir. Çünkü eğer imparatorluğumuza kavgacı ve lanetli kavramlar hâkim olup imparatoru farazi maceralara yönlendirirse bir savaşın çıkması da kaçınılmaz olur.
Kelimeler İmparatorluğu'nu güçlü ve uzun ömürlü olmasını istiyorsak akıl mekanizmasını çok iyi eğitmemiz gerekir. Aksi halde koca bir imparatorluğun yerle bir olması doğaldır. Böyle bir durum karşısında ise yapılabilecek bir şey yoktur. Harabeye dönen bir imparatorluk kalıntısı bir yığın molozdan bir farkı olmadığından dolayı tekrardan imparatorluğun şahlanışı için kimse harekete geçmek istemez zira kimse bir metrukhane veya meskûn mahalde yaşamak istemez.
Kelimeler İmparatorluğu'nu korumamız için yukarıda yazdığım gibi imparatorluğun karar verici mekanizması olan aklı çok iyi bir şekilde eğitip donatmamız gerekir. Çünkü eğer bir imparatorluğun aklı yerindeyse ancak o zaman sağlıklı kararlar alınabilir.
Sonuç olarak akıl sağlığı son derece önemlidir. Bizi yöneten kelimelerimizi daha etkili, vurucu ve hedefini avucunun içine alan bir boyuta taşımak istiyorsak, her şeyden önce aklımızı çok iyi eğiteceğiz. Bu da bizi daha iyi bir imparatorluk kurmamızı sağlayacaktır.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Bu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Mustafa Atagün- 4 saat önce
Demokrasinin yerleştiği ülkelerde, yöneticileri ger... Kimlerin Yönetmesi İçin Oylama...
Emre Bağce- 2 hafta önce
Teşekkür ederim Mustafa Bey, selamlar 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...
Mustafa Atagün- 2 hafta önce
Paylaştıklarınızın tümüne katılıyorum.... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...