Okuryazar / Yazılar / "Kurbağalar" dünyasında 'Kadın'ın yükselişi, 'Erkeklik'in düşüşü… yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Hilal Özdemir
  • Kategori: Sinema
  • Bu yazı Okuryazar’a 8 saat önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 58
2 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
"Kurbağalar" dünyasında 'Kadın'ın yükselişi, 'Erkeklik'in düşüşü…

"Kurbağalar" dünyasında 'Kadın'ın yükselişi, 'Erkeklik'in düşüşü…

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle günün anlam ve önemine uygun olarak bu yazımda, kadını odağa alan Kurbağalar filmini yazmak istedim. Nantes'ta düzenlenen Üç Kıta Film Festivali'nde ödül getiren Kurbağalar filmi, Şerif Gören tarafından yönetilmiştir. Başrollerinde, Hülya Koçyiğit, Talat Bulut ve Yaman Okay'ın yer aldığı Kurbağalar, eşi öldürüldükten sonra yaşadığı köyde ayakta kalmaya çalışan bir kadının hikayesini anlatıyor. 1985 yılında Edirne'nin Sultaniçe köyünde çekilen filmin senaryosu Osman Şahin'in eserinden uyarlanmış. Elmas, eşi Halil ve oğluyla birlikte köyde yaşamaktadır. Kurbağa toplamaya giden eşi, işten dönerken öldürülür. Dul kalan Elmas, eşinden kalan borçlar nedeniyle yas tutmaya bile vakit bulamadan çalışmaya başlar. Bu sırada hapisten çıkan Balkanlı Ali, köye döner. Elmas ve yıllardır ona aşık olan Ali, köylünün dedikodu malzemesi olur. "Dulluk demek bana göre yarı kızlık demektir. Kızlıkta kızlığın bozulacak korkusu, evlilikte koca korkusu. Dulluğunun kıymetini bil." Eşi öldükten sonra oğluyla birlikte kalan, tek amacı geçimini sağlamak, borçlarını ödemek olan Elmas, köylüler artık bir "huzur bozan"dır. Kadınlar, dul kalan Elmas, eşlerine musallat olacak diye telaşlı; erkeklerse görünüşte 'başıboş' kalan Elmas, köyün 'namusuna' zarar getirecek diye endişelidir. Fakat erkeklerin amacı köyün namusunu düşünmekten çok Elmas'a sahip olmaktır. Kadını birey olarak görmek, başarılarını takdir etmek, ister büyük şehirde isterse ücra bir köyde olsun zor. Çünkü kadın, geçmişten bugüne hep erkeğin ardılı olarak görülüyor. "Geceleri kurbağa toplamaya giden kadından kime hayır gelir? " Borçları sadece çeltik tarlasında çalışarak ödeyemeyeceğini anlayan Elmas, geceleri de kurbağa toplama işinde çalışmaya başlar. Fakat eril bakış açısı burada da peşini bırakmaz ve kurbağa toplamanın kadın işi olmadığını söyleyenler Elmas'ı bu işten vazgeçirmeye çalışır. Kurbağalar, filmde kadının temsili gibidir…Kurbağalar, erkekler tarafından yakalanır. Tıpkı kadına söz hakkı verilmeden, ailede sözü en geçerli sayılan babanın, kızını bir erkekle evlendirmesi gibi. Sonrasında kurbağaların, kafası kopartılır ve derisi yüzülür. Yani kurbağayı kurbağa yapan özellikleri alınır. Geriye sadece derisi ve kemikleri kalır. Kadınlar da erkekler tarafından 'alınır', susturulur ve eve hapsedilir. Elmas'ın kurbağa toplamak gibi sadece erkeklerin yaptığı bir işi yapması, onların dünyasına adım atması demek. Böylece kadın olarak Elmas, tıpkı erkekler gibi kendi kararlarını kendisi alan, artık seçilen değil seçen ve kendi hayatına yön veren biri olur. Elmas için sorun sadece erkek bakış açısı değil. Köydeki kadınlar da Elmas'ın yanında yer almak, dedikoduları susturmak yerine ateşe körükle giderler. Yani Elmas, onu "cinsel obje" olarak gören erkekler için değil, kadınlar için de tehlike unsurudur. Balkanlı Ali'nin annesi: Bu yaşımdan sonra evimde çocuklu dul avrat istemem. O Elmas geline fazla yaklaşma. Aklını çeler senin. Yine eski günlerin depreşti. O seni değil, Pehlivan Halil'i seçti. Onun biberini Halil yedi. Bir sürü kız var köyde. Git onlardan birinin biberini ye çeşme başında. Ben kızoğlankız isterim kapımda. Dul avrada hiç güven olmaz. Burada bahsedilen 'biberini yemek' sözleri önemli. Çünkü köyün geleneği olarak genç kızlar, meydanda bulunan çeşmenin yanı başına biber ekerler. Erkekler, beğendikleri kızlardan biber ister. Yetiştirdikleri biberi erkeklere ikram eden kızlar, artık o erkekle sevgili olur. Elmas'ın ektiği biberi zamanında Halil yemiştir. Fakat aradan geçen yıllar Ali'ye, Elmas'ı unutturmamış, eşi öldüğü için tekrar bir araya gelme fırsatı elde etmiştir. Elmas da Ali'ye ilgisiz değildir. Elmas, yeniden filizlenen biber fideleriyle köy kahvesinin önünden geçerek çeşmenin yanına gider ve alyansıyla birlikte oraya eker. Böylece yeniden biriyle birlikte olmak istediğini tüm köye göstermiş olur. Yani, Elmas, hem iş yaşamında varlığını kabul ettirir hem de evleneceği eş konusunda da özgür olduğunu gösterir. Yazının sonlarına doğru gelirken filmin final sahnesini ele alalım. Elmas kendi kararını kendisi vererek, köydekilerin ne söyleyeceğini önemsemeden Ali ile birlikte olur. Fakat Ali, odada Elmas ve eşinin fotoğrafını görür. İşte burada 'erkeklik' gururu devreye girer. Bir fotoğrafta bile başka erkekle- ki bu erkek Elmas'ın kısa süre önce ölen eşi- görmeye tahammül edemediği kadını terk eder. Kurbağalar, konusu, işlenişi ve oyuncuların filmdeki performansı açısından oldukça başarılı bir film. Özellikle Hülya Koçyiğit'in başarılı şekilde canlandırdığı Elmas karakteri onu Yeşilçam'ın 'makbul kadın' imajıyla özdeşleşen rollerden çıkarıp, farklı bir yerde konumlandırıyor. Bu bağlamda Koçyiğit'in, Susuz Yaz, Gelin- Düğün- Diyet üçlemesi, Almanya Acı Vatan ve Derman filmlerini de hatırlatmak gerekir. Şerif Gören, 1980 öncesi Türk sinemasını önemli ölçüde etkileyen, Metin Erksan ve Ömer Lütfi Akad'ın başlattığı, Yılmaz Güney'in ise altın çağını yaşattığı toplumsal gerçekçilik akımının ikinci kuşağını oluşturan başlıca yönetmenlerden. Toplumsal olaylar, göç sorunları, kentleşmenin getirdiği yabancılık duygusu gibi konuları filmlerinde ustaca ele alan Gören, Kurbağalar filminde de "toplumsal sorun olarak kadın" konusunu çarpıcı şekilde işliyor. Yazımızı 8 Mart'a özel birkaç kadın filmi önerileriyle bitirelim. Elbette kadın filmleri denince akla gelen Atıf Yılmaz'dan Ah Belinda, Adı Vasfiye, Pelin Esmer'den Toroslar'da yaşayan kadınların tiyatro oyununu sahneleme sürecini konu alan, yarı film yarı belgesel tadındaki Oyun, Kartal Tibet'in unutulmaz filmlerinden Şalvar Davası ve Halit Refiğ'in yönettiği ve başrolünde Müjde Ar'ın yer aldığı Teyzem…
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Neslihan- 3 gün önce

Güzel bir şiir, kaleminize sağlık Sümeyye Betül Han... Kaçış

Emircan ERDAL- 4 gün önce

Mehmet- 1 hafta önce

Daha Fazlasını Gör