Okuryazar / Yazılar / Örümcek Kadın Gerçek Bir Bilge mı? yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

8 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Örümcek Kadın Gerçek Bir Bilge mı?

Örümcek Kadın Gerçek Bir Bilge mı?

Yunan efsanesine göre, Lidyalı güzel bir kadın olan Arakne doğuştan dokumacılık yeteneğine sahipti. Insanlar onu izlemek için etrafına doluşur , ona övgüler yağdırırdı. Gelen övgüler büyüdükçe gururu da büyüdü. Yeteneğinin herkesten üstün olduğunu, tanrıça Athena da dahil kimsenin ondan daha iyi dokuma yapamayacağını öne sürüyordu. Bilgeliğin ve sanatın tanrıçası olan Athena, Arakne'nin bu iddialarını duyunca öfkelendi ve Arakne'yi bir örümceğe çevirdi.

Dokumacılığın önemli olduğu Nahaho yerlilerine göre bu insan halen yaşıyor, dokumacıların ellerini yönetiyordu.  Örümcek Kadın yani Arekna, kabilesinin üyelerine dokumacılığı güneş ışınlarından ve şimşekten yapılmış bir dokuma tezgahında öğretmişti. Bir kız çocuğu doğduğu zaman, yeteneği ona da geçsin diye çocuğun kollarını ve ellerini örümcek  ağıyla ovuyorlardı.

Sadece inanışlara değil sanata da konu olmuştu Örümcek Kadın. Örneğin, Barok dönemin önemli temsilcilerinden Ispanyol ressam Diego Valezquez'in “Dokumacı Kadınlar” adlı eserinde de bu efsaneden esinlenilmiştir. Resimde hali fabrikasından bir sahne vardır. Ön planda dokumaci kadınlar, geri planda ise Arekna temasının işlendiği bir halı...

Sanatı ve inanışları bu kadar etkileyen Örümcek Kadın'ı örümcek yapan yeteneği miydi, yoksa tanrıçaya bile meydan okuyacak kadar kabarmış kibri miydi? Arekna'nin yeteneğiyle övünmesinin, Narcissus'un suya yansıyan güzelliğine hayran kalmasından ne farkı vardı?

Son zamanlarda dikkatimi çeken durumlardan biri, özellikle sosyal medyada, insanların yetenekleri, parası veya gücüyle övünmeleridir. Kendini tanımaktan, bunların farkında olmaktan bahsetmiyorum. Bu durumun kendini begenme, üstün görme, başkalarindan çok yukarıda görmesinden bahsediyorum.

Doğuştan veya sonradan edinilmiş yeteneklerimizi sahneleyerek insanların alkışlarını toplamaya çalışmamız, odak noktamızın begenilmek arzusu olması bir süre sonra üretkenligimizi zedeleyerek kendimizi geliştirmemize engel olmaz mı? Kusurlarımızı görmezden gelerek “ben oldum" kıvamına gelmek ne kadar doğrudur? Öğrenmenin, gelişmenin ve bilginin sınırsız olduğu âlemde, öğrenci olmak bilincinden uzaklaşmamız bizim kendi sonumuzu getirmez mı?

Belki daha sonra Arekna'nin örümcek kadına, Narcissus'un nergis çiçeğine dönüştüğü gibi efsaneleşiriz, mitolojiye sanata imge oluruz ama adımız anılırken yeteneklerimizden ziyade kendimize hayranlığımız ön planda tutulmaz mı?

Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Berfu imzasında diyor ki;

Dünyayı kurtaracak olan sevgidir.

Berfu'nun Profili Berfu'nun Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

  • Emre Bağce
    Emre Bağce Dokumacılığa hiç böyle bakmamıştım:-) Zihinlerimizi toparlamaya, kendimiz kadar başka varlıkları düşünerek hayata bakmaya ne çok ihtiyacımız var. Bir de tabii ben oldum kibrinden uzak durmaya. Elinize sağlık.
  • 1 Yanıtlar
Son Eklenenler
Son Yorumlar

Mustafa Atagün- 1 gün önce

Demokrasinin yerleştiği ülkelerde, yöneticileri ger... Kimlerin Yönetmesi İçin Oylama...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim Mustafa Bey, selamlar 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Mustafa Atagün- 2 hafta önce

Paylaştıklarınızın tümüne katılıyorum.... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...
Daha Fazlasını Gör