Okuryazar / Yazılar / Prezantabl yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Gizem Karagüzel
  • Kategori: Deneme
  • Bu yazı Okuryazar’a 2 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 500
4 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Prezantabl

İnsanlar elbette ölümsüz değillerdir, öyleyse toplumun lüzumsuz baskılarına ne için boyun eğerler? Sartre ( İlk Uyanış) Bir işteyken bile kendinizi garantilemek için, başka işlere de şöyle bir göz atıyorsunuzdur kimi zaman. Çünkü şu sistemde ve yaşanılan çağda hiçbir şekilde bir yerde garantiniz yoktur. Sizden küçük sevimli robotlar yaratmak için var tüm sektörler. Neden mi küçük? Büyüdüğünüzü zannederken, büyüdükçe küçülürsünüz bu pazar ağı sisteminin içinde. Söylem olarak dahi büyük kategorisine giremezsiniz. Sizden küçük mü küçük, o çok sevdikleri prezantabl robotlar yapmak istiyorlar. Sizden asla bir araya getiremedikleri sözcüklerden cümleler kurmanızı ve bunu yaparken de özgün olmanızı isterler. O iş başvuru formundaki aranan nitelikler kısmı var ya, hiçbir tanesine sahip değildirler, özellikle de yaratıcı olma kısmına. Hiçbir iş başvuru formunun, bir diğerinden farklı olduğunu görmedim. Sizden bunu isterlerken dahi, başvuru formunu okurken gerilirsiniz daha. O yeteneklere sahip olmadığınız için değil, yüzeysellikten ötürü. Sahi ya gerilemezsiniz siz. Bir makinesiniz çünkü. Acıkma, tatil, gerilme, geç kalma ve yorulma şansınız asla yoktur. Var oluşunuza aykırıdır bu durum. Kendileri tüm bunlar konusunda nasıl hassasiyet sergiliyorsa, sizden de aynısını beklerler. Bir de gülen yüzler önemlidir. Öyle demeyin, robotlar da gülebilir, programlanırsa şayet, her şeyi yapabilirler. Ve tüm bunları gerçekleştirdiğinizde harika taksitlerinizi ödeyebilme imkanı kazanırsınız. Ve işte yaşamaya başlıyorsunuzdur, yavaş yavaş olmayan nefesinizi tüketerek. Ay sonunu ya da tatil gününüzü mutluluk içinde beklersiniz ödemelerinizi yapmak ve o sahip olduğunuz tatil gününde ne yapmanız gerektiğini seçemeyerek sonlanan gününüzle. Tüm bunlar sizi de heyecanlandırmıyor mu gerçekten? Bunca yaşama uğraşı, istemediğiniz kıyafetlerin içinde. Kendinizi kendinize, ailenize ve hep onun için yaşadığınız çevreye ispat kaygınızla heyecanlanıyor ve harikulade vakitler geçiriyorsunuzdur, geçiriyoruzdur. En büyük yetiniz olduğunu sandığınız düşünme eyleminizi bile dört bir yandan kuşatırlar.Yalnızca onların istediği şekilde düşünmeye sahip ederler sizi. Sonunda bir şeye sahipsinizdir. Sonra olur da farklı türden bir düşünceyle giderseniz onların yanlarına, çok sevdikleri türden, başvuru formunda yazdıkları gibi, size katlanamayacaklardır. Ne kadar bunlardan yoksunlaşırsanız, onlarda o denli zenginleşeceksinizdir. Kişi, maddi olarak fakirleşmenin altından bir şekilde kalkabilir, fakat ruhani olarak fakirleşmek sizi yok edecektir. Hep o bahsettiğiniz pazartesi sendromu durumunuz var ya hani, bunun sebebi, her üç kişiden ikisinin çalıştığı işten nefret etmesiyle bağlantılı. Gençlerin şu an 20'li yaşlarda antidepresana başlama ve bir çeşit uyuşukluğa sahip olma isteği de bundan doğmakta. Uyuşarak kaybolmak, daha katlanabilir hale getirmek içindir yaşamı. Yalnız geriye dönüp baktığınızda, yaşamınızdan bir ilmek dahi kalmamış olacaktır bu şekilde. Geriye bir adım ve çöldesiniz. Kuraklığın içindeki küçücük esintide nefes almaya çalışırken yakalarsınız kendinizi. Fakat zaman geçtikçe, geriye dönüp bakacak vaktiniz de kalmayacaktır. Sizden nefes almanızı sağlayan o küçük esintiden bile edecekler sizi, sahip olduğunu anladığımız bu yaşam diliminde. Prezantabl olmak! Hayatımda bu kadar kulağa yapay gelen bir söyleme dahil olabileceğimi asla sanmıyorum. Ama yapay olmalı, ifade ettiği şeyin özü de bu çünkü. Kişi,anlamının yeterince dışında olan, prezantabl olabildiği sürece var olamaz bu hayatta bir robottan hallice. Ne şekilde mi var olabilir? Yeni fikirler, yaratımlar oluşturabildiği sürece, basmakalıp sözler ve etiketler dahilinde değil, kendini yaratarak nefes alabilir yalnız ve yalnızca. Öğrenim hayatınızda da bu böyledir, size söylenenleri not alırken, ondan daha farklı şeyler yazabilmeli ve ortaya koyabilmeli kişi. Kitap sözcüklerinin ve sizden başkasının söylediği tüm bu söylemlerin dışına çıkabilmeniz gerekir. Onlar sizin için köprü görevi görecektir ve siz öğrendiğiniz şeylere bir cümle katarak, kendi köprünüzü yaratacaksınız, o nefret edecekleri köprüyü. Bu gerçekleştiğinde, onlarınkini kullanmanıza ihtiyacınız olmayacağı gün gelecektir. Bir işverene ihtiyacınız olduğu kadar, yaşamak ve para kazanmak için onların da size ihtiyacı olduğunu unutmayın ve düşüncelerinizi çürütmelerine izin vermeyin. Bu şekilde, hiç bitmeyen bir deneyin denekleri olmaya devam edeceğiz topluca. Kişi bundan güzel kendi yok oluşuna şahit olamazdı sanırım. Sizi yalnızca para kazanamamak yok etmez. Zihinsel açlığınız da buna sebep olacaktır sinsice. Bu açlık, aslında kişinin yaratımına aykırı, sürekli devam eden mutsuzluğu, mekanikliği ve artık bağımlısı olacağınız uyuşukluğa sahip olma isteğini getirecektir. Katlanabilmek için, bir şeye katlanabilmek için ona sahip olmak gerekir. Yaşamımızı sadece katlanılabilir düzeyde yaşamamalı ve başkalarının ona sahip olmasına izin vermemeliyiz. Kişi kendinin kurtarıcısı olamadığı taktirde, kimse onu kurtaramazdı. Huzursuzluğun dolmayan boşluğu, hayıflanmalar ve şikayetlerle doldurulmaya çalışılırken, erimeye yüz tutacaktı yaşamı.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emircan ERDAL- 23 saat önce

Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları

Neslihan- 1 hafta önce

Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Daha Fazlasını Gör