- Yazar: Efdal Alper
- Kategori: Yaşam
- Bu yazı Okuryazar’a 3 yıl önce eklendi ve şu anda 1 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 1422
Salıncak, Sallanmak ve Çakılmak
Beni hatırlarsınız, kalemim dans etmek istediğinde; silik satırların arasında, tutkunun ve heyacanın kayboluşunu kelimelerde hissedersiniz.
Kaybolmak demişken, kaybolmayı; yerini, yönünü kaybetmek şeklinde algılamayın, kaybolmak kimi zaman nerede yok olduğunu bilememekle özdeştir. Senin hudutlarında bir ben aramaktır ki, bir başka deyişle senin içinde bir benin intiharıyla yaşamaktır.
Ah şu günlerde, bir öykü zihnimin içeresinde sürekli kendini tekrarlıyor. Kahramanı salıncakta sallanmayı seven bir çocuk. Gökyüzüne hükmettiğini zanneden, heyecanı ve inancıyla yarını düşleyen bir çocuk. Şehrin tozunun ve kirinin içerisinde, yüreğinin en derininde saklandığı gizli bir bahçede geçiyor olay. Ürkütücü kabusların ihtişamında (Dünya) ruyalara ait olabilicek mutluluklar yaşıyorduk. Ruzgara ruhunu kaptıran bir çocuk düşün, saatlerce günlerce o bahçede bir salıncağın tutsağı olmuş bir çoçuk. Gökyuzunden uzaklaşırken, gozlerinin maviliğine olan hasretinden kahroluyor, gökyüzüne yaklaşırken rüzgarın hızını ve uğultusunu bastırmak isteyen bir nida gibi "en yukseğe!" diye minicik yureğinden sesler işitiliyordu.
Gozlerini açtığında karanlığından zorla uyandırılmış bir köpeğin aksi seslerini duyuyor gibi kulaklarım çınlıyordu. Gozlerin; hastanenin o sıra sıra dizilmiş, parlak beyaz ışık hüzmerlerinin dansına açılıyor, mavi gökyüzünün nerede olduğunu aramaya çalışıyordu. Maviydi gözlerin, maviydi gökyüzü, mavi umut demekti. Boş gözlerle olup biteni anlamlandırmaya çalışırken, tanıdık bir sima arayordu. Elbette ki o tanıdık simaların, ağzından da benzer sözcükler dökülüyordu: "Bu kadar hızlı sallanılır mı?". Doğru gelmiyordu ama onaylayan bakışlarıyla sessizliğe bürünüyordu.
ÇAKILMIŞTIM! Gercekten sallamıştın beni. Kapanamayacak olan yaralar dizlerimde değil, yüreğimdeyidi. Şimdilerde bu suskun kızgınlığımın içinde nefes almakta zorlanan hislerimle, Ben bir soru soruyorum!" Bu kadar hızlı sallamak zorundamıydın???". Ahh bu bir kumardı gökyüzüne yakın olmanın riskleri vardı ve kumar kaybetmek ya da kazanmanın en hırslı, en tutkulu çocuğuydu...
18.05.2009
Merhaba Okuryazar üyeleri, Bu yazıyı 12 sene önce 19'lu yaşlarımda kaleme almıştım. Bu şekilde ifade edince, "sen benim 17 yaşımsın" şiiri aklıma geliyor. Elbette ki o yıllardan bu ana hayat değişiyor, bakış açımız değişiyor, duygularımız değişiyor, ifade şekillerimiz değişiyor. Sitenin ilk kişisel denemelerinden olarak eklemekten çok büyük mutluluk duydum...
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Bu Yazının Yorumları
- Emre Bağce Kaleminize, yüreğinize sağlık. Çocukluk, çocukluktan çıkıp gençliğe adım atmak böyle bir şey demek ki. Bir havalarda uçurur insanı, bir de bakarsın yere çakar, yapıştırır. Sonra öğreniriz hayatın böyle güzel, sonrası için hatıralarla dolu bir şey olduğunu.
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Emircan ERDAL- 1 gün önce
Kaleminize sağlık Başlangıçlar ve Sonları
Neslihan- 1 hafta önce
Bu güzel yazı için teşekkür ederim. 🌸 Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...
Emre Bağce- 2 hafta önce
Teşekkür ederim abi, çok yaşayın. Huzur ve esenlik... Karamsarlığın Gölgesinde: Kendi...