Okuryazar / Yazılar / Şiir Hayat ve Tükeniş yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

1 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Şiir Hayat ve Tükeniş

Şiir Hayat ve Tükeniş

Şiir, Hayat ve Tükeniş Cahit Zarifoğlu’nu bilir misiniz? Ya Erdem Beyazıt? Peki ya Nazım Hikmet veya Necip Fazıl? Günler geçtikçe etrafımda şiir konuşan, şiir okuyan hiç kimse kalmadığını fark ediyorum. Nerede edebiyat varsa, orada umut vardır derlerdi. Sanırım kimsenin bir umudu kalmadı. Belki de benim umudum da yavaş yavaş tükeniyor. Oysa şiir, insanı insan yapan duyguların en saf halidir. Kalbi yumuşatır, ruhu arındırır. Gri havayı renklendirir. "Bir kuşun kanadında taşır umudu şiir," der Zarifoğlu. Esen yele başka türlü bakar, uçan kuşun kanadında hissedersiniz kendinizi. Denize dalıp dalgaların ritminde kaybolur, gökyüzüne bakarken “Göğe Bakalım” şiirini hatırlarsınız. Bir ağaç, yalnızca bir ağaç değildir artık; dallarıyla bir hikâye anlatır size. Ama biz ne yaptık? Değerlerimizi birer birer kaybettik. Hayat, bizi derin bir geçim, gelecek ve yarış çukuruna hapsetti. Şairlerin dediği gibi, “Zaman sel olup aktı ve biz akıntıya kapıldık.” Birbirimize dair ilgimiz azaldı, iletişimimiz zayıfladı. Aile içinde iki çift laf edemez hale geldik. Felsefe konuşamıyoruz. Şairlerden, şiirlerden bahsedemiyoruz. “Nedir ki insan, şiir yoksa içinde?” İki cümlelik sohbetlerin vardığı yer hep aynı: malına mal katanlar, dolabına kıyafet dolduranlar. “Yediğimiz içtiğimiz plastik, tükettiğimiz hisler sentetik.” Hayat, beton binaların soğuk yüzüne dönmüş. Doğa bizi çağırıyor ama kulaklarımız sağır. Şair, “Bir kapıyı kapatan bir kapıyı açar. Biz hangi kapıda bekliyoruz?” diye sorar. Bu sorunun cevabını arayamıyoruz bile. Ben o masalara oturamıyorum. Derdi olmayan insanlarla aynı yerde duramıyorum. Eğer bir insan, bir çocuğun başını okşamayacaksa, merhametini yitirmişse, bu dünya neden hâlâ dönüyor? Hepimiz kendi benliğimizi küçük bir dikdörtgen ekranın içine hapsettik. Boynumuz eğildi, gözlerimiz yalnızca ekrana odaklandı. “İnsanın en büyük kaybı, bakıp görememektir.” Duygularımız kayboluyor. Hayata dokunan, anlam katan değerlerimizi unutuyoruz. Şiirler hafızamızdan siliniyor, hikâyeler yitip gidiyor. Üzülüyorum. Çünkü bu kaybın telafisi yok. Oysa bir araya gelip şiirler okusak… Zarifoğlu’nun dediği gibi, “Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız.” Belki kalplerimizi yumuşatabiliriz. Belki hayatı, griden daha renkli görmeyi öğrenebiliriz. “Bir ağacın gölgesinde, denizin mavisinde kaybolmayı yeniden öğrenebiliriz.” Şairin dediği gibi: "İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya…" Öyleyse biz de akmalı, yeniden hayat bulmalı, şiirle canlanmalıyız. Çünkü edebiyat varsa, umut hâlâ bir yerlerde yaşıyor demektir. Ve umut varsa, belki bir gün… "Bir çocuğun gözlerinde yeniden başlar bahar."
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Rabia Darama- 2 gün önce

Aşıkkk oldummm😍 Başlangıçlar ve Sonları

Fatih Man- 6 gün önce

Allah razı olsun kardeşim, Mevla'm zafer nasip etsi... Soğuk

Ömer Altınöz- 6 gün önce

Maşallah berakallah kardeşime.. Rabbim sayısız insa... Soğuk
Daha Fazlasını Gör