Okuryazar / Yazılar / Sorgulama (Mutsuzluk Hali) yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

6 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Sorgulama (Mutsuzluk Hali)

Psikoloji formasyonum yok, fakat yaşadıklarımdan öğrendiğim çok şey var. Bir insanı mutsuz eden şeyler nelerdir, çaresizlik ne demektir, insan nasıl bir başına kalır iyi bilirim. Efendim psikologlardan duyduğumuz ve bildiğimiz kadarıyla bir olayı travmatik ve içinden çıkılmaz hale getiren şey, o olayı hiçbir destek olmadan "tek başımıza" atlatmak zorunda kalmamızdır. Kötü şeyler herkesin başına gelebilir, fakat kötü hadiselerin ardından kopan fırtınayı dindirmek noktasında destek görmek her kula nasip olmaz. Olmalıdır oysa, hani bizler sosyal varlıklardık ya...Her şeyi tek başımıza yapamaz, istesek de "yalnızca Allah'a mahsus" olan yalnızlığa kadir olamazdık? Hiç derdinizi birilerine anlattığınız oldu mu? Ya da anlatacak kimseyi bulamadığınız için (malum hepimiz dert yarıştırır olduk) psikoloğa para verdiğiniz oldu mu? (Bence en çok da bizi dinleyen biri olsun diye psikoloğun yolunu tutuyoruz). Şayet yakın çevrenizden birine anlattıysanız, "güçlü olmak"tan dem vurdular mı peki? "Güçlü olmak zorundasın" ne demek? Bu lafı söyleyenlerin hiç güçlü olmak zorunda kalmadıklarına yemin edebilirim. Zira en çaresiz durumda güçlü olmak zorunda kalsalardı bu laf boğazlarında düğümlenir ağızlarından cümle olarak çıkamazdı. Onlara Dilek Öğretmen'in sözleriyle karşılık vermek isterim, "Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda." Gerçekten yardımcı olmak isteyen insan (hiçbir şey yapmayıp) şunu söylese bile kâfi, "Mutsuzluğunu görüyorum. Geçecek merak etme. Yalnız değilsin, ben yanındayım." Ben yardıma ihtiyacı olan insanlara hep bu sözlerle yaklaştım, dinledim, teselli ettim ve iyileştiklerine şahitlik ettim. Şimdi kendi çaresizliğimin içindeyim ama güçlü olmak zorundayım! Aslında çok uzun zamandır "Yüzyıllık Yalnızlık"ın Ursula'sının artık dayanamayıp "B*k!" diye bağırdığı noktadayım. (Kocasının kafayı simya işleriyle ve Tanrı'nın fotoğrafını çekmeye çalışmakla bozması yüzünden evin bütün yükünü, elemini, kederini yıllarca tek başına taşımış, kuşaklar boyu emek vermiş ve 200 yıla yakın ömrü boyunca bir gün bile mutlu olmamış, huzur bulmamış Ursula İguaran). Her şeyin üst üste geldiği, bir türlü huzur bulamadığım ve bulma umudumun da kalmadığı zamanlar... İnsan bir şeylerin iyiye gideceğini hayal edebiliyor, lakin kötüye gidişini asla. Hiç kimse hayatını gelecek kötü günlere göre tasavvur etmez. İyi düşünür, iyi için çalışır, iyiyi ister... Ve bütün çabalara rağmen muvaffak olamadıysa bu onun suçu değildir. Ama bir dakika!... Burası bireysellik çağı. Bauman'ın, Byung-Chul Han'ın ve nice düşünürlerin işaret ettiği gibi, burada merhamete ve duyarlılığa yer yok! Eğer hayatınızda yanlış giden bir şeyler varsa bu yalnızca sizin suçunuzdur. Livaneli'nin dediği gibi, "Haklı olanı güçlü kılamadığımızdan, güçlü olanı haklı kılarız." çoğu zaman. Dünyayı değiştirme gücü olanlara hiç kimse "Bu karanlığın sebebi sizsiniz." deme cesaretini gösteremez, akıl da etmezler zaten. Yüksek lisansa ilk başladığımda akademinin içinde bir mesleğim olur diye düşünmüştüm. Müthiş bir heves vardı içimde ve aklımda yazmak istediğim pek çok makale fikri. Akademi sevdasından dolayı, Çift anadaldan kazanıp bir ton aksilik yüzünden bırakmak durumunda kaldığım Türkçe Öğretmenliğine nasıl geri dönebilirim diye hiç düşünmedim bile. Akademi sevdam yerine buna kafa yormuş olsaydım bir meslek sahibi olmuştum (İnsanın her daim bir akıl hocası olmalı, kritik anlarda ''tek başına'' kalmamalı). Sonrasında af çıktıysa da benim İstanbul'da kalacak bir yerim olmadı bu defa. Neticede babası vefat etmiş, annesi hasta, kardeşi kaygılı ve "hiçbir şey" olamayan bir ev kızıyım. Doğunun ücra bir köşesinde hem hayatta kalmaya çalışan hem de doktorasını bitirmeye çalışan bir ev kızı. Ne yazık ki insan başarılı olduğuna da pişman olabiliyor. Sistemin zalim olduğunu bilirdim de insanların bu derece zalim olduğu aklıma gelmezdi. Babamın trajik ölümünün ardından bu derece kaderimize terk edileceğimiz de.. Gücü yeten, yine de bir şey yapmayanlardan bahsediyorum elbette. (İnsan sözüm ona "memleket sevdalısı" olan kendi toplumundan çok şey bekliyor haliyle; beklememeliymiş meğerse). Çünkü ben, ceplerinde on lira varsa bunun beşini ihtiyacı olanla paylaşan insanların kızıyım. İstesem de "Her koyun kendi bacağından asılır" felsefesini anlayamam, nitekim felsefe olmaya da muktedir değildir zaten. Şu an mesleki anlamda bir getirisi ya da gelecek anlamında bir umut vaadi olmasa da doktora yapıyor olmak beni dış dünyaya bağlayan, var olduğumu hissettiren yegâne şey. (Doktora tezini yazmama vesile olan danışmanım ise dünyanın en duyarlı insanı. Keşke herkes onun gibi olsa, dünya daha farklı bir yer olurdu şüphesiz). Doktora yapıyor olmak hayatta bir işe yaradığım hissini veriyor bana. Sanırım bu konuda Hannah Arendt'le aynı duygudurumunu paylaşıyorum. Arendt bir röportajında felsefe kitaplarını neden okumaya başladığını şöyle açıklar, "Ya felsefe okuyacaktım ya da, deyim yerindeyse, kendimi boğacaktım." İşte şimdi ben de hayatımın karanlığında boğulmamak için doktora yapıyorum. Ya da Vizontele'deki replik özetleyebilir belki bu ahvali; "Bir insan memleketini neden sever? Başka çaresi yoktur da ondan..." Üretmek olmasa var olmaktan geriye ne kalırdı? Ve son bir soru herkese; Hani sevgi paylaştıkça çoğalır, dertler paylaştıkça azalırdı? Paylaşmayı, dertleşmeyi, dayanışmayı unutmayalım... Dünya ancak böyle güzelleşir! Sağlıcakla kalın...
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Burcu Biter imzasında diyor ki;

''Ütopya ülkesinin olmadığı hiçbir dünya haritası bakmaya değmez.'' Oscar Wilde

Burcu Biter'ın Profili Burcu Biter'ın Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

  • Emircan ERDAL
    Emircan ERDAL Merhaba, kelimelerin özenle dokunduğunu görmemek imkansız. Yaşamınızın da onca olumsuzluğa rağmen samimiyetle dokunduğunu görüyorum. Ve inanıyorum ki her samimi davranış karşılığını bulur. Bunu belirsizliklerde yüzüp kendine de sürekli çare arayan biri olarak yazıyorum. Sevgilerimle,
  • Burcu Biter
    Burcu Biter Merhaba, uzun zamandır profilime bakmadığım için mesajınızı yeni gördüm. Fakat tam da böyle şeyler duymaya ihtiyacım olduğu bir zamanda görmüş oldum. Çok teşekkür ederim; gerçekten iyi hissettirdiniz. Anlaşılmak çok kıymetli. Dilerim, her şey gönlünüzce olur.
Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emre Bağce- 1 hafta önce

Teşekkür ederim Mustafa Bey, selamlar 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Mustafa Atagün- 1 hafta önce

Paylaştıklarınızın tümüne katılıyorum.... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim Barış Bey, var olun. Haklısınız. Um... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...
Daha Fazlasını Gör