Okuryazar / Yazılar / Sosyal Medya Çağında Çocuk Hakları İhlali: Çocuk Hakları yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Burcu Biter
  • Kategori: Toplum, Medya
  • Bu yazı Okuryazar’a 3 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 1168
4 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Sosyal Medya Çağında Çocuk Hakları İhlali: Çocuk Hakları

ÇOCUK HAKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ Yetişkin haklarıyla çelişkili olmayan çocuk hakları, insan hakları hukukunun bir parçasıdır (Uğurlu, Gülsen, 2014, s. 4). Çocuk hakları, çocuk hukukunu ilgilendiren kurallar tarafından düzenlenmiş, yargı organlarınca gerçekleştirilen koruma yollarına kavuşturulmuş haklardan oluşur. Bu haklar, çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal, ahlaki ve ekonomik bakımlardan korunmasını ve gelişmesini sağlarlar. Şu halde çocuk hakları, çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki bakımlardan özgürlük ve saygınlık içinde, sağlıklı ve normal biçimde gelişebilmesi için hukuk kuralları ile korunan yararlarıdır. Çocuk haklarını koruyan hukuk kuralları, çocuğun değerini korumanın araçlarıdır (Akyüz, 2012, s. 3). Hukuksal anlamda yeni bir kavram olan ‘‘çocuk hakları’’ tabiri, 20. yüzyılda birtakım sözleşmelerle düzenlenmeye başlanmıştır. Bununla birlikte Batı dünyasında yayılmaya başlayan hümanizm felsefesi ve Fransız İhtilali, çocukların kendilerine özgü haklara sahip olabileceği fikrini uyandıran gelişmelerdir. Özellikle yoksul ve kimsesiz çocukların korunması konusunda büyük çaba sarf eden İşviçreli eğitimci Pestalozzi’den (1746-1827) sonra Batı toplumları bu konuda sorumluluk almaya başlamışlardır (Akyüz, 2013, s. 24). Pestalozzi ile birlikte sosyal değişme sonucu zayıflayan aile kurumunun çocuğu yeteri kadar koruyamadığı, onun korunması ve eğitilmesinde devletin de sorumluluklarının olduğu anlaşılmıştır (Dirican, 2018, s. 43). 19. yüzyıldaki kanunlaştırma hareketlerine kadar Kıta Avrupası ülkelerinde Roma Hukuku etkili olmuştur. Roma Hukuku’nda bugünkü anlamda çocuğun güvenliğine, beslenmesine ve bakımına ilişkin kanunlar olmayıp, mevcut düzenlemeler daha çok anne ve babanın yararına olacak şekildedir. Bu hukuk sisteminde çocuğa iş gücü olarak bakılmakta, çocuklar köle olarak satılabilmekte ve hatta öldürülebilmektedir. Dolayısıyla, modern çocuk haklarına dair izlere Roma Hukuku’nda rastlanmaz (Dirican, 2018, s. 44). Modern Hukuka gelindiğinde ise, 20. yüzyılda çocuk haklarının temeli olabilecek sıçramalar yaşandığı görülmektedir. 1. Dünya Savaşı’nın ardından gelişen çağdaş hukuk sisteminde velayet, çocuğa bakıp gözetmeyi, barınmasını, eğitimini sağlamayı, maddi manevi refahını güvence altına almayı amaçlayan görevler ve yetkiler toplamı olup, yalnızca babaya değil aynı zaman da anneye de ait olan bir kavram olmuştur (Akyüz, 2013, s. 24). Çocuk hakları en geniş kapsamıyla Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde (ÇHS) yer almaktadır. Buna göre çocuk hakları dört ana grupta toplanabilir: 1) Yaşama hakları, çocuğun yaşama ve uygun yaşam standartlarına sahip olma, tıbbi bakım, beslenme, barınma gibi temel gereksinimlerinin karşılanmasını öngören hakları içerirler. 2) Gelişme hakları, çocuğun yeteneklerini en üst düzeyde gerçekleştirebilmesi için gerekli olan eğitim hakkı, oyun ve dinlenme hakkı, bilgi edinme hakkı, din, vicdan ve düşünce özgürlüğü, bilgi alma hakkı gibi haklardan oluşurlar. 3) Korunma hakları, çocuğun her türlü ihmal, istismar ve sömürüye karşı korunmasını sağlayan haklardır. Bunlar yargı sisteminde, silahlı çatışmada, çalışma yaşamında; fiziksel, duygusal, cinsel istismar, madde bağımlılığı ve sığınmacı (mülteci) çocuklar için özel bakıma ilişkin konularda çocukların korunmasını sağlayan haklardır. 4) Katılma hakları, çocuğun ailede ve toplumda etkinlik kazanmasını sağlamaya yönelik haklardır. Bu haklar, görüşlerini açıklama ve kendisini ilgilendiren konularda karara katılma, düşünce, düşüncelerini ifade etme, vicdan ve din özgürlüğü, dernek kurma ve toplanma haklarıdır. Böylece insan haklarıyla bağlantılı bütün haklar çocuklara tanınmıştır (Akyüz, 2012, s. 4). ÇOCUK HAKLARINA İLİŞKİN EVRENSEL METİNLER Uluslararası alanda 1. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar çocukların haklarını kapsayan herhangi bir bildirge yayımlanmamış olup 1924’te Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilen ‘‘Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi’’ bu alanda ilk belge niteliğindedir. Bundan önce çocukların korunmasına yönelik örgüt kurulması fikri ilk olarak Jules de Jeune tarafından 1894 yılında ortaya atılmış, bu amaçla Paris’te özel bir toplantı düzenlenmiştir. Çocuk haklarını korumaya yönelik ilk girişim 1912’de İsviçre’de gerçekleşmiştir. 1. Dünya Savaşı’nın çıkması ile bu çalışmalar kesintiye uğramış, ancak 1921 yılına gelindiğinde Brüksel’de bir kongre toplanarak ‘‘Uluslararası Çocukları Koruma Birliği’’ kurulmuştur (Akyüz, 2013, s. 36). Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi (1924): Çocukların korunmasına ilişkin ilk çalışmalara bakıldığında ya da uluslararası metinler incelendiğinde, Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi ilk uluslararası metinlerden biri olarak sayılabilmektedir. Uluslararası Çocuk Refahı Birliği tarafından hazırlanan bu metin, çocukların maddi, manevi ve ahlaki gelişme; açlık, hastalık, özürlülük ve öksüz/yetimlikte özel yardım görme; ekonomik sömürüden korunma ve sosyal sorumluluk duygusu taşıyacak şekilde yetiştirilme haklarını içermektedir. 1931 yılında Atatürk tarafından imzalanarak Türkiye’nin de kabul ettiği toplamda beş maddeden oluşan Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi’nin maddeleri şöyledir (Dirican, 2018, s. 44-45). 1. Çocuk, bedenen ve ruhen tabii bir surette neşvünema bulmaya (gelişmeye) müsait şartlar içinde barındırılmalıdır. 2. Acıkan çocuk beslenmelidir, hasta çocuk tedavi edilmelidir, fikren geri kalan çocuk teşei edilmelidir (eğitilmelidir), yoldan çıkmış çocuk doğru yola getirilmelidir, terk edilmiş çocuk himaye altına alınmalı ve yardım görmelidir. 3. Çocuk hayatını kazabilecek bir hale getirilmelidir ve her türlü istismara karşı siyanet edilmelidir (korunmalıdır). 4. Çocuk felaket zamanında en evvel yardım görmelidir. 5. Çocuk en mutena meziyetlerin kardeşlerinin hizmetine vakf edebilmesi lazım geleceği hisleri ile büyütülmelidir (yeteneklerini toplumun hizmetine adayacak bir ruh ile yetiştirilmelidir). Çocuk Hakları Bildirgesi (1959): Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (1948) 25. Maddesinde yer alan çocukluğun ‘‘özel bakım ve yardım gerektiren bir dönem’’ olduğunun kabul edilmesinin ardından 1959’da BM Genel Kurulu, ayrımcılıktan korunma, ad ve vatandaşlık hakkı, eğitim, sağlık ve özel korunma gibi hakları tanıyan 10 maddelik Çocuk Hakları Bildirgesi’ni kabul etmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesi (1989): Çocuk haklarının anayasası niteliğindeki ÇHS, BM Genel Kurulunca 20 Kasım 1989’da kabul edilmiş, bir yıl sonra da yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, çocuklarla ilgili bir dizi evrensel standardı ayrı bir belgede bir araya getiren ve çocuk haklarını yasal bir zorunluluk olarak tanıyan ilk uluslararası insan hakları belgesidir. Türkiye Sözleşme’yi 1990 tarihinde onaylamıştır. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (1996): Bu metnin amacı, çocukların yüksek çıkarları için haklarını geliştirmek, onlara usule ilişkin haklar tanımak ve bu hakların çocukların kendilerini ilgilendiren davalardan bilgilendirilmelerini ve bu davalara katılmalarını kolaylaştırmıştır. 1 Temmuz 2000 tarihinde yürürlüğe giren sözleşme, Türkiye tarafından da imzalanmış ve 18 Ocak 2001’de onaylanmıştır (Uğurlu, Gülsen, 2014, s. 6-7). KAYNAKÇA Akyüz, Emine (2012). Çocuk Hukuku: Çocukların Hakları ve Korunması, Pegem Akademi Yayınları, Ankara Dirican, Rabia (2018). Tarihi Süreçte Çocukluk ve Çocuk Hakları, Çocuk ve Gelişim Dergisi (ÇG-D), Cilt: 2, Sayı: 2, ss: 51-62 Uğurlu, Zeynep ve Gülsen, İpek (2014). Çocuk Hakları ve Hukuki Bağlamda Çocuğun İhmal ve İstismardan Korunması, Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, Cilt:1, Sayı: 1
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Burcu Biter imzasında diyor ki;

''Ütopya ülkesinin olmadığı hiçbir dünya haritası bakmaya değmez.'' Oscar Wilde

Burcu Biter'ın Profili Burcu Biter'ın Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Mustafa Atagün- 4 saat önce

Demokrasinin yerleştiği ülkelerde, yöneticileri ger... Kimlerin Yönetmesi İçin Oylama...

Emre Bağce- 2 hafta önce

Teşekkür ederim Mustafa Bey, selamlar 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...

Mustafa Atagün- 2 hafta önce

Paylaştıklarınızın tümüne katılıyorum.... 2028 Cumhurbaşkanı Seçimleri iç...
Daha Fazlasını Gör