- Yazar: Emre Bağce
- Kategori: Yaşam, Deneme
- Bu yazı Okuryazar’a 2 yıl önce eklendi ve şu anda 1 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 662
Yaşasın ölüm!
Bir zamanlar belki az uyulan fakat çokça tekrarlanan “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışın” prensibi şimdilerde giderek duyulmaz oldu. İnsanlar öyle bir tamahkârlığa, kişisel hırs ve menfaat hevesine daldı ki âhiret de, dünya da, çalışma da mana kaybına uğradı. Geriye “hiç ölmeyecekmiş gibi” yaşamak kaldı.
Meslek körlüğü insanı nasıl kendi dar sahasına hapsedip duyarsızlaştırıyorsa, ölümü dünyamızdan dışlama arzusu da insanları, vicdanları köreltiyor; yalın hakikatin görülmesini perdeliyor. Bir hekimin insana bakıp gördüğü ile bir öğretmenin gördüğü ne derece fark ederse, bir annenin gördüğü ile bir tüccarın veya satıcının gördüğü de birbiriyle telif edilemez. Herhalde, hayata ölüm penceresinden bakmak da insana hayatın manasına dair farklı perspektifler sunar; insanı derinleştirir.
Ölümün hayatın dışına itilmesi ile Tanrının yeryüzünden kovulması aynı bütünün parçalarıdır. Birkaç yüzyıl önce dünyaya hâkim olan Kartezyen rasyonalizm akımı Tanrıyı yeryüzünden kovmak için onu rasyonelleştirmişti. Descartes'in keşfettiği basit denklem şuydu: Doğa rasyoneldir, insan rasyoneldir, Tanrı rasyoneldir; öyleyse rasyonel insan Tanrıya ihtiyaç duymadan, hatta onunla herhangi bir ilişki kurmadan doğa ile ilişki kurabilir. Böylece insan ve doğanın araçsallaştırılması ve bir meta olarak kullanılması mümkün hale geldi. Aynı dönemlerde Bacon bilginin güç olduğunu; Machiavelli de amaca götüren her yolun mubah olduğunu ilan ediyordu. Bugün etkileri ziyadesiyle şiddetli hissedilen varlığa yönelik yıkıcı süreçler haliyle bir günde meydana gelmedi.
Tanrı telakkisi nasıl da değişiyor! Hayatı ve varlığı kişisel menfaatler, hazlar ve iktidar ilişkileri ekseninde yorumlayanlar Tanrıyı da bir tüccar, bir stratejist veya reel politikçi olarak görüyor olsalar gerek! Bugün rant ve kâr adına her şeyi ve her değeri işlevselleştiriyoruz; Machiavelli'yi ilkeleriyle birlikte aramızda yaşatıyor; amaca giden her yolu mubah sayıyoruz! Aynen şeffaflık söyleminin her türlü kirliliğin üzerini örtmesi, ahlakın her türlü ahlaksızlığa kılıf yapılması gibi, kullanılmayan, tüketilmeyen hiçbir alan ve değer bırakmıyoruz.
Kartezyen rasyonelliği iktisadi rasyonellik izliyor. İktisadi büyüme adına yok ediyoruz; büyüdükçe insanı küçültüyoruz. Kişisel çıkarlarımız zarar görmesin diye yanlışa doğru, doğruya yanlış diyoruz. Beklentilerimiz için adaletten sapıyor; zalimi mazlum, mazlumu zalim görüyoruz. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak için mütemadiyen üç maymunu oynuyoruz.
Mezarlıkları şehirlerin dışına atmamız boşuna değil. Nezaketsizlik, saygısızlık bir yana, kibir ve küstahlıkla karışık bir korkaklık ve cinnet hali. İnsanlar ölümü öldürmeye çalışıyor. Sırf hayatta kalmak, sırf ölümsüz olmak için. Bitmek tükenmek bilmeyen bir hırs ile insan ömrü uzatılmaya çalışılıyor. Ne büyük bir zavallılık! Ölüme yönelik her suikast teşebbüsünün ve ölümsüzlük arayışının hayatı zehir ettiğinin ve yokluğun kapılarını araladığının hiç farkında değiliz.
Ölüm hayattır, hayatın neşvünema bulması, yeniden başlamasıdır. Adaletin kapılarının aralandığı andır.
Hiç düşündünüz mü: Firavunlar ölümsüz olsalardı başkalarına hayat hakkı tanırlar mıydı? Kendileri ve kendi soylarından gelenler hiçbir zaman firavunluktan vazgeçerler miydi? Ve tahakkümleri altındaki insanlar hayatta kalabilirler miydi? Kalsalar da, itibarlı bir hayat sürebilirler miydi?
Ölüm var oldukça hayat da olacaktır, hayata dair umutlar da.
Öyleyse, yaşasın ölüm!
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Emre Bağce imzasında diyor ki;
Hayata umutla bak.
Emre Bağce'nin Profili Emre Bağce'nin Tüm YazılarıBu Yazının Yorumları
- Nazlı Aynen, Yaşasın Ölüm!
Emre Bağce- 1 hafta önce
Mustafa Atagün- 1 hafta önce
Emre Bağce- 2 hafta önce